13.Bölüm•

23.6K 961 126
                                    


Kızlarımızı medya daki gibi düşünebilir yada aklınızda ki ile devam edebilirsiniz.

Bu Bölüm de  çoğunlukla ingilizce konuşma olacaktır
Direk koyu yerleri okuyabilirsiniz ..iyi okumalar

Arabaya binip Dean'ı beklemeye başladım.
Birisiyle konuşuyordu.
Bu arabanının koltuklarının rahat olduğunu söylemiş miydim?
Dilara'nın ki kazık gibiydi resmen.
Bir süre sonra Dean geldi ve arabayı çalıştırdı.

Saate baktığım  da 11'e geliyordu.
Önce eve gidip hazırlanacak sonra Nida ile buluşacaktım.
Arabada sessizlik vardı.
Hafifçe gülümsedim.
-Soo..how's it going with Dilara?
(Eee Dilara ile nasıl gidiyor?)

Bakışları bir iki saniyeliğine bana döndü ve ardından yola odaklandı.
-Nothing.(Hiçbir şey yok.)

Bunu derken yalan söylediği o kadar belliydi ki.
Sırıtmam genişledi.
-I believed.(inandım)
Dedim alayla.
Bir şey demeyince baskıyı sürdürdüm.
-Sitting next to his cousin now, so don't miss this opportunity.(Şuan onun kuzeni yanında oturuyor,Bence fırsatı kaçırma.)

Yine bir şey demedi.Tam pes etmişken  sorduğu soruyla geri sırıttım.
-Okay, tell me something about her. Just out of curiosity.(Tamam bana onun hakkında  bir şeyler anlat.Sadece meraktan.
Kafamı salladım ve asıl amacıma geldim.
-But you tell me something about Andrew.(Sende bana Andrew den bahsedersin ama.)
Bunu dememle kaşlarını çatıp bana döndü.Yanlış anlamasın diye konuya açıklık  getirdim.
-I mean neither likes nor dislikes.(Yani sevdiği şeyler veya sevmediği şeyler)

Hafifçe gülümsedi.
-Okey.Start you.(Tamam sen başla)
Kafamı salladım.
-Dilara loves to watch movies, and her favorite flower is rose.This information may be needed.(Dilara film izlemeye bayılır ve onun favori çiçeği güldür.Bu bilgi lazım olabilir)
Son kısımda sırıtmıştım.O ise omuz silkti.
-She's very afraid of dogs but loves Cats.Okey.Now you.(Köpeklerden çok korkar ama kedilere bayılır.Tamam şimdi sen.)

-Pekala dedi kafasını sallayarak.
Az çok türkçesi var demişti Dilara.
Bu çocuk Dilara için Türkçe de öğrenirdi.Ne kadar inkar etsede her şey gözlerinden okunuyordu bir kere.
-I have no idea what Andrew likes.(Andrew'in sevdiği şeyler hakkında bir fikrim yok.
-But there are a lot of things he hates.(Ama bir sürü nefret ettiği şey var)
Bunu demesi ile göz devirdim.
Şaşırmamıştım.
-Hates desserts with sherbet.(Şerbetli tatlılardan nefret eder.)

Tek kaşımı kaldırdım.Ben bayılıyordum.Nesini sevmiyor ki.
-He also hates having his hair touched.(Ayrıca saçlarına dokunulmasından da nefret eder)

Tam o sırada evimin önüne gelmiştik.
Daha fazla bir şey öğrenemeden teşekkür edip arabadan indim.
Bildiğin bilgi değiş tokuşu yapmıştık.

Neyse En azından Dean sıkıntılı değildi.
Eve girdiğim de Dilara'nın çoktan çıktığını fark ettim.
Kendime kahvaltı hazırlayıp banyoya girdim.En azından banyodan çıktığımda kahvaltı hazır olacaktı.

Uzun bir süre sıcak suyun altında kaldıktan sonra çıktım ve kıyafet bakındım.
Dar giyinmeyi sevmediğimden hafif bol kotumu giydim ve üzerinde sarı sweat geçirdim.
Yağmur dinmişti ama hava hâlâ rüzgarlıydı.

Mafya ve Hacker +18Where stories live. Discover now