3

27.7K 1.4K 787
                                    

Merhaba!

Yeni bölümle karşınızdayım.

Başlamadan önce bir şey söylemek istiyorum. İlk öncelikle oy ve yorumlarınız için teşekkür ederim.

Bir de panoya sizler için bir şey paylaştım, isterseniz bakabilirsiniz.
Bir de oraya gelecek bölümden alıntılar koyayım mı?

Neyse, oy ve yorumlar yapmayı unutmayın. Aradaki tepkilerinizi çok merak ediyorum.

Çok şey istedim tamam, iyi okumalar...

.............................................................................

Ben yanlış bir yere mi geldim?
Haa, ben de diyorum bunlar nasıl böyle büyük evde yaşıyor. Şimdi anladım. Herhalde burası yurt gibi bir şey, yemekler de topluca yeniyor.

Mirza beyamca "Kızım hadi otur." demesiyle kendime gelip boş sandalyeye oturdum. İki yanımda da benim yaşlarımda jojuk vardı.

"Tanıştırayım, abilerin, ikizin ve kuzenlerin."
demesiyle içmek üzere olduğum çorba kaşığı elimden kasenin içine düştü. Tabi ben de çorbanın ırzına geçecek gibi dibinden dibinden içtiğim için bütün çorba yüzüme sıçradı.

Lonet olsun biplediğimin hayatı!

Yüzümü peçeteyle sildim.
Ohoo, burda kaç kelle var, tabi ev yetmez.
Yalnız bir şey diyeyim mi? Ben bırak bunların adlarını ezberlemeyi, sayamıyorum bile!
5'ten sonrası yok.

Ben onlara başımla selam verirken diğerleri sert bir şekilde bakıp yemeklerine döndüler.

İyi ki selamünaleyküm dememişim ha, Allah'ın selamı gider ayak günaha girerlerdi. Ama, kardeşiniz kurtardı sizi. 

Ben de yemeğime döndüm. Tam çorbamdan bir kaşık alacağım sırada Mirza beyamca tekrar söze girdi. "Tanıştırayım istersen."

Yalnız bir şey diyeceğim, benim bio babamın dili yok galiba. Adamın hiç sesini duymadım ki. Hayır sorsam filan, öyle bir duruyor ki ısırır mısırır şimdi uğraşamam hastaneyle.

"Peki, yorulmayacaksanız..." diye  bir espri yapıştırdım ortaya. Hafif bir kahkaha patlattım ardından. Ne, komik değil mi ama? Kafamı kaldırdığımda kimsenin gülmediğini görmemle ben de ağzımın içini ısıra ısıra kendimi frenledim.

"En küçüğünüz Efe, 12 yaşında tanışmıştınız zaten." he aynen, öyle bir tanışmaydı ki etkisinden çıkamadım.

"İkizin Bulut, 14 yaşında o da." Hem ikizim olduğunu söyleyip hem de yaşını söylemesi... Tuttum seni.

"En küçük abin Çağan, 17 yaşında" Bu da mahalle kekosu gibi duruyor ha.

"Arda abin, 23 yaşında." Baba canlısı burada hafif bir mola vermiş galiba.
O da benim tebessümüme hafif bir gülümsemeyle karşılık verdi. Tuttum seni yiğidim.

"Can abin, 24 yaşında" Bunun mavi gözleri var, mavi gözleri var bunun da. Ki, çoğu aynı. Herhalde ana canlısı renkli bir kişilikti.

"Volkan abin, 26 yaşında." Buna diyecek bir şey bulamadım, geç.

"Poyraz abin, 29 yaşında." ona baktığım an gözlerimi geri çektim.
Eşhedü..

"Bir abin daha var ama o şimdi bir aylığına şehir dışına çıkmıştı ama bir haftaya o da gelecek." Bir dur be adam.

"Benim de dört çocuğum var. Meriç, 27 yaşında; Duman,22 yaşında; Çınar da seninle yaşıt; 14 yaşında."
Donattılar adamlar masayı.

Yaprak KızWhere stories live. Discover now