30

9.5K 853 253
                                    

Selam
Hoşgeldinizz

Oy verip yorum atmayı unutmayın, sınır koyuyorum vakın

|400 oy, 150 yorum|
Bittiği an atarım.

Neyse hadi başlayalım...

"İyi de, benim bavulum filan yok ki!" dedim.

Hastaneden o haberden birkaç saat sonra taburcu olmuştum. Ardından da eve geçmiştik. Ah, tabii ki broşürleri toplamıştım.

Şu anlık ağrı kesicilerle iyi durumdaydım, ayağım pek sorun etmese de yürürken veya nefes alırken göğüs kafesim ezilmeden dolayı ağrı yapıyordu. Boğazımı saymıyorum bile...

Ulan Efe... Seni gördüğüm ilk arabanın önüne atmak istiyorum.

Bu arada Efe demişken, o hala uzaktı. Ama bu umrumda da değildi açıkçası, bazı şeyleri yapmaktan yorulmuştum...

Şimdi de babaannelere ziyaret için bavul hazırlıyorduk. Ama ben işimi tek başıma halledemeyeceğim için onlara hazırlatıyordum daha doğrusu.

"İyi tamam bende fazlalık vardı, ben veririm." dedi Çağan.

Birkaç dakika sonra siyah bir bavulla geldi.
"Hadi bakalım." diyip ayaklandım. O sırada Meriç diye biri "Hop, dur! Dikkat." dedi.

Ulan... Nakliye arabası mıyım ben? Hop dur filan!

Yıldırım gelip beni kucağına aldı. Aman, bana ne! Azrail'in sıkı ziyaretçim olduğu bu günlerde açıkçası hiçbir şeyi zorlamayacaktım.

Odaya gelince Poyraz ve Yıldırım'a baktım.
Bunların midi boyu yok muydu ya!

"Evett, başlayalım." dedim. Ben yavaşça yere otururken onlar da rafların önüne geldiler.

Aslında kendim de yapabilirdim. Amacım işkence çektirmekti ama onlar tam aksine zevk almışlardı. Tabi, gelecek zamanda ne olur bilmem.

"Şu beyaz pantolonu bir açsana bana." dedim. Poyraz açıp bana gösterirken ben de yüzümü buruşturdum.

Pantolon çok güzeldi olum...
"Yok beğenmedim. Onu düzgünce katla yerine koy, siyah olanı göster." dedim bu sefer de.

"Düzgün katla şunu!" diye bağırıp elimdeki silikon spatulayı Poyraz'a attım.

O da bacağını tutarak bana pis pis baktı ve tekrar katladı. Benden daha güzel katlıyordu valla. "Geri ver onu." dedim.

Yıldırım alıp ayak ucuma yavaşça attı. "Kafama at!" dedim.
Şu ilaçların reçetesini de okumak lazım bir ara.

"Siyahlı güzelmiş, at onu bavula. Üstüne de, şu gri kazağı koy hadi." dedim.
"Hangi kazak?" diye sordu Yıldırım.
"Şu ulan şu, kör müsün?" dedim bağırarak. Elimle de tavanı göstermiştim.

"Ne var kızım tavanda, Yaprak hadi ama abicim." dedi Yıldırım.
"Of çıkın siz, içim daraldı valla. Bir şeyi de yapamıyorsunuz zaten, nasıl böyle modelli bir iş adamı oldunuz bilmiyorum." dedim.

Anında suratlarını asarlarken güldüm. Derin nefes alıp "Sağımdaki rafa bakın, orada." dedim.

Sabır, gerçekten sabır...

Ben de şarkı mırıldanmaya başladım "İslamın şartı beştir, beştir, beştir, beeeşştir!"
.
.

"Bavulları koyduk biz, hadi." dedi Duman.
Sonunda çıkıyorduk, bütün zamanımız benim onlara bağırmamla ve onların peşimden ilaç diye koşmasıyla geçmişti.

Yaprak KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin