38

6K 584 262
                                    

Selam

Hoşgeldinizzz

Bu bölümü geçen bölümde yazdığınız gibi, yani istekleriniz doğrultusunda yazdım. Umarım beğenirsiniz.

Oy ve yorum yaparsanız çok sevinirim

Bir de şuraya en sevdiğiniz şarkıyı bırakır mıısınız?

Son olarak; duyguların zirvesinde teletabilerle obseso soğuk kahve içiyormuş gibi hissettiren bir duygu var içimde...

Çünkü 250k oldukkkkk! Ne ara lan, NE ARA? Ben en fazla 1000-2000 kişiyle samimi takılırız diyordum finale kadar... Ama, of işte bu kadar. Sizi seviyorum...

Sınır:350 oy, 211 yorum 




 Telefonuma öylece bakınırken saatin kaç olduğuna baktım. Bakmamla sinirlerimin zıplaması bir oldu. Buluşma saatimizi tam 9 dakika geçmişti. 

Abi, bundan nefret ediyordum işte. Ben zaten buluşma saatinden 16 dakika önce gelip mesaj atmışım. Tamam erken geldim, ama siz de saati geciktirmeyin. Tam 25 dakikadır hiçbir şey söylemeden masada oturuyordum. Bu da işletmenin çalışanlarını kızdırıyordu tabii ki, koskoca Köfteci Haydar'dan bahsediyoruz yani burada...

"Hanımefendi siparişinizi bugün vermeyi düşünüyor musunuz?" dedi çalışan amca. Ben düşünüyorum ama bazı minnak arkadaşlar düşünmüyor sanırım...

"Dediğim gibi birilerini bekliyorum. Biraz daha bekleme şansımız var mı?" dedim benden beklenmeyen bir naziklikle. Bugün değişiktim, ne olacağı pek belli olmazdı anlayacağınız...

"Allah'ın misafiri yollanmaz, istediğiniz kadar oturun ama bir saat oldu bayan. Hala sizi bekliyoruz" dedi amca sona doğru sinirli sesle. Bu olay çoğu Türk'te vardı sanırım, saatleri abartma olayı. Daha yarım saat bile olmamışken bir saat oldu diyordu. 

"İlk öncelikle 27 dakika, bir saat değil." dedim gülümseyerek. Sonra ise avucumu kapatıp dizime dayarken, ki buna kabadayı oturuşu da diyebiliriz, dilimi dişlerimde gezdirip serseri gibi konuşmaya başladım. 

"Bak dayım, ben bir-iki eleman bekliyorum. Şimdi ben onlar gelmeden yemek söylersem yakışmaz anladın mı?" dedim son kısımda ağzımdan gaz çıkarırmış gibi yaparken. 

"Ayrıca şu mevzuya bir açıklık getirelim, şimdi aslında siz beni beklemiyorsunuz, tabi. Ben sipariş vermek için elemanları bekliyorum, siz de sipariş vermemi bekliyorsunuz. Dolaylama yolundan aslında siz de onları bekliyorsunuz, bizim elemanları. İsterseniz gelin oturun." dedim sonda elimle karşı sandalyeyi gösterirken. Sonunda da burnumu veremliler gibi çektim.

O kafa karışıklığıyla hafif seyrek saçları olan kafasını kaşırken "Doğru." diyip karşımdaki sandalyeye oturup dirseğini masaya dayadı. İkimiz de yola bakmaya başladık.

Sonra ben dikelirken o da ayağa kalktı ve ikimiz de aynı anda "Ne oldu öyle ya?!" dedik. 

"Bacım öyle bir kaptırdın ki beni olaya, deli misin nesin bilmem ama çok konuştun be!" dedi sinirle.

"Asıl sen çok safsın. Ben dünyanın en sakin insanıyımdır normalde. Burada bir sorun var, gaz kaçağı filan olabilir mi acaba?" dedim en elit tavırla. 

O da cebinden çakmak çıkartırken "Allah Allah, dur bir bakayım." dedi.

Ben elindeki çakmağa bakarken "Gaz kaçağını onunla mı kontrol edeceksin?" diye sordum. O başını 'evet' anlamında sallayıp giderken ben de gülümseyip "Çok güzel." diye mırıldandım.

Yaprak KızWhere stories live. Discover now