39

4.5K 459 268
                                    

Selamm hoşgeldinizzz!!!

Biraz geciktim ancak yaklaşık iki haftadır platformda değildim. Bir takım aksilikler yaşadım diyebiliriz amaaa geri geldimmm.

Şimdi bir şey söylemek istiyorum hemen, o kadar okunma olmasına rağmen oy ve yorum sayısı çok az. Bir yıldıza basmak veya bir yorum yapmak çok zor değil... Bizler de burada emek gösteriyoruz, buraya vakit harcıyoruz ve emeğimizin karşılığını alamayınca da bütün hevesimiz kaçıyor. Sonra da yeni bölüm bekliyoruz diyorsunuz...

Ama yorum yapıp oy verenlere çok teşekkür ederim. Sizleri çok seviyorum, daha doğrusu tüm okuyucularımı çok seviyorum <3

Oy yorum atsanız sınıra da gerek kalmaz ama...

Sınır:353 oy, 199 yorum...

İyi okumalar


Beynimde "işte gidiyorum, hiçbir şey demeden." diye bir nakaratı olan bir şarkının sadece bu kısmı yankılanırken aynı zamanda da içli içli burnumu çekerek camdan dışarı bakıyordum. Çaktırmayın şarkının sadece o kısmını hatırlıyorum.

Adam şikayet edeceğini söyleyince biz de şikayet edeceğimizi söylemiştik ve şimdi bütün ekip komple şikayetçiye gidiyorduk. Karakol da olabilir. Ne? Adam orda bağıra çağıra bizi şikayet ederken biz orada kollarımız bağlı 'affet ağabey' diye mi bekleyecektik? Asla.

2 araba gidiyorduk, burada ben, Çakır ve Onur varken diğer arabada adını bilmediğim gözlüklü gıcık adam oturuyordu. Ay gıcık, çok gıcık. [Not:Yazan buna benzer bir olay yaşadığı için nefretini içine atamıyor dsfjkldjfds]

Çakır hayatına yeni bir deneyim katacağından oldukça mutlu hissederken Onur bu durumdan oldukça şikayetçi görünüyordu. Bunu arabaya bindiğimizde polislerle konuşmak için gülümsediğimde bana attığı bakışlardan ve sürekli ayaklarını sallayıp dilini şaklatmasından anlamamak mümkün değildi. Durumları çok komikti, sanki psikopat bir adamın kapısına konuşan delidolu bir bebekle uyumu gibiydi.

Ben ise kendime ayrı bir hava katmıştım bile. Sanki cinayet işlemişim de müebbet yiyecekmişim gibi bir his vardı içimde ve geçtiğimiz her yeri son kez görüyormuş gibi izliyordum. Evet, çok salakçaydı ama kendini bir kere o moda soktun mu geri çıkışı yoktu. Bu benim kaderimdi. Al işte yine oldu!

Bir farklılık olmasını isteyip şu an karakola doğru polis arabasında seyahat etmek ise ayrı bir ironiydi. Bunlar 'taksimetre parası' gibi para almıyorlardır değil mi?

Eğer alıyorlarsa yolun devamını polis arabasının yanında ellerim kelepçeli yürümeye hazırım. Sonuçta karakol nerede bilmiyordum ve belki uzun sürerdi. Bu işleri eski amcama sormak lazımdı aslında. Sık ziyaretçisiydi o.

Birkaç dakikalık yolculuğun ardından karakola varmamızla centilmen polis abilerin eşliğinde makam aracından inip mekana giriş yaptık. Ne, böyle daha havalı! Hızlı hızlı herkes bize bakıyor falan.

"Zimmetli eşyalarınızı buraya bırakın, amir bey gelene kadar gözaltında kalacaksınız." dedi bir adam her birimize kilitli buzdolabı poşetlerinden verirken. Bence buzdolabı poşeti gibi duruyordu, ama farklı bir şey bile olabilirdi. Sıkıntıyla tüm eşyalarımı koyarken "size emanet." diye mırıldandım adama. Malım kıymetli benim, ve küçücük bir hata sorundur.

Yaprak KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin