15

24.1K 1.5K 936
                                    

Multi: Umut

Selam!

Ben geldim,
Nasılsınız?

Hadi uzatmadan başlayalım, oy ve yorum atmayı unutmayın. Sizi seviyorum

Multideki ikinci kısımdaki videoya kesin bakın, bölümle alakalı.


Sarp'ın bu dediğinden sonra adeta bir Ağustos böceği edasıyla koşarak Sarp'ın evine doğru gitmeye başladım.
Umut abi, bana gerçekten abi olmuştu. Diğer hödükellaların aksine.

Eve nefes nefese geldikten sonra kapıyı çalıp beklemeye başladım. Beş saniye sonra açıldığında koşarak içeri girdim. Kimin açtığına bakmamıştım. Salına girdiğimde Umut abi dışında herkes vardı.
"Ee, nerede Umut abi?" dedim. O esnada arkamdan adım sesleri gelince oraya döndüm.
Kolları açık kaşlarını çatmış bir Umut vardı karşımda "Kapıyı açana baksaydın bulurdun!" dedi sitemle.

Ben de aldırmadan koşarak sarıldım "Çok boş konuşuyorsun." dedim sarılırken. O da cevap vermek yerine daha sıkı sarıldı. Dakikalarca sarıldık... Çok özlemiştim. Sonra da Sarp da yanımıza gelerek "derler sarılmasııı" diyip o da sarılmıştı. İkisi de yaralarımı bildikleri için sıkmıyorlardı pek fazla, veya ani hareketler yapmıyorlardı.

Ayrıldıktan sonra koltuklara yerleştik.
"Bir süre size misafirim." dedim patavatsızca. Ne? Bence ben de bu evin bir kızıyım.
"Tabi, tabi kızım burası senin evin de burnun gözün kızarmış. Bir şey mi oldu?" dedi Sedat amca. Senin de gözünden bir şey kaçsa. "Onlar mı bir şey yaptılar?" diye ekledi sonra.

"Yoo" diyip ensemi kaşıdım. Huyum kurusun! Ne zaman köşeye sıkışsam bunu hep yapardım.
"Yapmışlar bir şey! YAPMIŞLAR İŞTE, Yaprak abicim bana bak ne yaptılar?" dedi dizlerimin önüne çökerken Umut abi. Gözlerinde sinir vardı. Bakmayın eğitim için gittiğine, beni benden daha iyi tanır.

"Oyunmuş." diye fısıldadım. Sarp'a anlatmıştım Yıldırım meselesini, hatta o da çok sevindiğini ve güvenebileceğimi söylemişti. Nereden bilsin yavrucak böyle olacağını!

"Yıldırım meselesi mi?" diye ayaklandı Sarp. Başımı onaylar anlamda sallarken yüzümü buruşturdum. Yaptıkları, çok iğrençti.
"Yıldırım meselesi ne?" diye sordu Sedat amca. Sarp her şeyi baştan sona doğru etraflıca anlattı.

En sonunda Umut abi ayağa kalkıp kapıya doğru yürürken "Sikicem bu adamı!" diye tısladı. Hah, badboy seni! Yanına doğru koşup kolundan tuttum bana dönüp bakmasını sağladım "Şu anda yüz gün aralıksız dövülmüş gibi hissediyorlardır hepsi, eminim." dedim alayla gülerken. Kalıplarına tükürmüştüm de biraz.

O da yüzümü avuçlayıp "Sen bilirsin abicim ama seni üzmeleri aklım almıyor işte! Kimse benim kardeşimi üzemez!" dedi. Ama o da biliyordu en çok ben üzülürdüm hep. Kolundan çekip Sarp'ın yanına doğru ilerledim. Onun da kolunu tutup "Hadi bahçeye." dedim.

Onlar da benim komutuma uyup benimle bahçeye çıktılar. Çimenlere doğru uzandık. Sağımda Sarp, solumda da Umut abi vardı. Hava hafiften kararmaya başlamıştı. Kış mevsimindeydik de saat altı buçuk gibi artık dışarısı karanlığa bürünürdü.

"Ee, okudun geldin. Hakim bey mi oldun sen şimdi?" dedim gururla Umut abiye.
"Evet okudum, ama daha hakim değilim." dedi.

Aslında, veteriner olmak istiyordu o. Ama sırf benim için hakim olmayı seçmişti. Adaleti yerine getirecekmiş. O adamı hapse tıktırıp tazminat alacaktık. İkincisi benim isteğim, para olum bu! Lazım oluyor sonuçta. Sonuçta onun parası istemem diye bir şey de yok bana göre, o para kaç kişinin elinden geçiyor!

Yaprak KızWhere stories live. Discover now