25

13K 984 204
                                    

Selam!
Hoşgeldinizzz

Yeni bölümle karşınızdayım, çok uzatmadan başlıyorum.
Oy verip yorum atmayın unutmayınnn

"Ne kadar tuttu?" diye sordu Yıldırım Soydan satıcıya. Satıcı tam cevap verecekken bir bağırış sesi duyuldu.

"Efe!"

Yaprak'ın sesiydi bu... Herkes oraya dönerken Yaprak Efe'ye doğru koşmaya başlamıştı. Efe ise olayın şokuyla hareket yetisini kaybetmişti sanki.

Araba ise kornaya basıyor, durmaya çalışıyordu ama bu hava şartlarında bu kadar kısa mesafede durmak imkansızdı...

Arabayla Efe'nin arasında çok az mesafe kalmasıyla Efe korkarak gözlerini kapattı ama boşluğa düşmesiyle olayı anlamayarak gözlerini tekrar araladı.

Yaprak... Efe'yi kendine doğru çekerken dengesini ayarlayamayıp arabanın önüne atlamış ve araba ona çarpmıştı. Bütün ailenin gözlerinin önünde Yaprak'a araba çarpmıştı, Yaprak ise kendini Tarzan gibi hissediyordu.

"YAPRAKK!"

"Ananı-"

Can elindeki tabakları hemen yere atıp Yaprak'ın yanına koştu. "Ambulansı arayın çabuk!" dedi.

Poyraz "Ya nasıl gelecek? Yollar buzlu, kaygan! Çok geç kalırız. Biz götürelim." dedi bağırarak.

Can başına çökerken "Olmaz, bir yerleri kırılmış olabilir!" dedi. Nabzına baktı hemen, boğazında çok derin olmasa da kesik vardı. Kırılan farın parçası batmıştı.
"Bilincini açık tutmamız lazım, Yaprak bana bak!" dedi Can.

Yaprak yarı baygın gözleriyle Can'a bakarken kafası çok başka yerlerdeydi.
"Sizi lanet fakirler, babam milyoner..."

Herkes ne yapacağını bilmeden gözleri dolu bakıyordu. Efe ise düştüğü yerden ablasına bakıyordu öylece. Bunu gören Miraç koşarak Efe'nin yanına gitti. Kollarından sarsıp "Efe bana bak! EFE SAKİN!" diye bağırdı.

"Benim yüzümden oldu, ablamın canı acıyor, benim yüzümden oldu!" dedi. Miraç da cevap olarak sadece kafasını göğsüne koyarak sakinleştirmeye çalıştı. Aynı zamanda da bir gözü Yaprak'taydı. Çok korkuyordu...

Kaan bey ise daha anlayamamıştı olayı. Kızı daha demin ona sarılmıştı, ona pilav alıyordu, kızı onun aldığı pilavı yiyecekti hatta. Ama böyle olmasını beklemiyordu. Canının yandığını bilmek onu deli ediyordu, ve hiçbir şey yapamamak...

Yaprak "Canım acıyor." dedi kısık sesle. Aynı zamanda kolunu zar zor kaldırıp karın boşluğunu tutuyordu.
Can "Tamam kardeşim, tamam. Bak şimdi ambulans gelecek, kurtaracaklar seni! Sakın uyuma tamam mı?" dedi.

Yaprak tekrar kısık sesle "Canım acıyor." diye söylendi.
Yıldırım da bağırarak "Canım acıyor diyor oğlum, bir şey yapsana! Canım acıyor diyor!" dedi sinirle.
Can da ona bakarak "Ne yapabilirim abi, benim anladığım soğuk algınlığı grip filan! Ya hata yaparsam?" dedi korkarak. On saniyede bir nabzına bakıyor, aynı zamanda da bez parçasıyla boynuna aralıklarla tampon yapıyordu. Başka yarası açıkta görünmüyordu, belki de bir şeyler için geç kalıyordu bilemiyordu.

"Ya nerede bu ambulans!" dedi Poyraz.
Herkesin içi kahroluyordu. Yaprak önlerinde 1.50 yatarken onların elinden bir şey gelmemesi onları kahrediyordu. Kendilerini işe yaramaz biri olarak görüyorlardı...

Yaprak'ın gözleri yavaş yavaş kaymaya başlamıştı. Bunu gördüklerinde daha çok paniklemişlerdi.
Bulut Yaprak'a doğru yürüyüp yanına çöktü "İkiz, daha yeni bana ikiz dedin sen! Nereye öyle hemen! Gitme, nolur! Bak gözlerini kapatmaman lazım, hadi dayan!" dedi ağlayarak.

Yaprak KızTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon