33

7.8K 704 145
                                    

Selam!
Hoşgeldinizz

Yeni bölümle karşınızdayım.
Oy verip yorum atmayı unutmayın.

|Sınır: 411 oy, 180 yorum.|

Vazonun yansıyan camından son bir kez kendime baktım. Baştan aşağı siyah giyinmiştim.

Dün akşam eve dönmüştük. Sabah herkes işe veya okula gittiği için evde yalnız kalmıştım. Şimdi de öğle saatleriydi ve onları ailemle tanıştıracaktım.

Onlar da baştan aşağı siyah giyinmişlerdi ama nereye gideceğimizi bilmiyorlardı.

"Çıkalım isterseniz." dedim. Sesim olduğundan daha sakin çıkıyordu. Benden beklenmeyecek hareketler...

Hepimiz arabalara yerleşirken yanımdaki Çağan abi "Nereye gidiyoruz?" dedi.
"Gitmemiz gereken yere. Beni tamamen tanıyacağınız yere." dedim.

Orası ailemdi,
Orası bendim.

Araba mezarlığın önünde durunca inip başıma taktığım tülbenti düzelttim. Ayak üstü çarpılmayalım şimdi.

Girişteki çiçekçiden bir demet karışık çiçek alıp Kaan beye döndüm. "Yanıma para almamışım da sen ödesen?" dedim.

O da gülerek parayı verdi.

İçeri girip çeşmenin oraya gittim. İki bidona su doldurup Poyraz ve Meriç'in eline tutuşturdum.

Ezbere bildiğim yolu tekrar giderken aynı zamanda da ölülerin üstüne basmamaya çalışıyordum. Bazılarının taşı yoktu.

En köşe... En köşeye gelince durdum. Üç mezar yan yanaydı. Yanındaki kalan toprağa da ölünce ben gömülecektim.

Poyraz'a dönüp "Gel de bir işe yara." dedim. Çantamdan bezi çıkarttım. O suyu dökerken ben de taşları temizledim.

İlk beş yaşım gibi, tertemizdi...

Sonra da testilerine çiçekleri koydum.
Bizimkilere döndüğümde öyle anlamsızca baktıklarını gördüm.

"Hadi tanışın kaynaşın." dedim gülerek.
Of bir tanışsalar var ya, topuklarımı vura vura kaçardım.

"Onlar benim ailem. Annem, babam ve ablam Yağmur." dedim.

Annemin ve babamın yaptıkları, çok kötüydü...
Ama işte öyle bir şeydi ki, sevgim sinirimin önüne geçiyordu ve sanki kimseyi öldürmemişler gibi içimde aynı hissi taşıyordum.

Zaten ben onların bana şevkatini seviyordum.

"En çok ablam. Şu dünyada en çok onu seviyorum. Yağmur, Yağmur Yaprak'ı korur." dedim son cümlede fısıldayarak.

Mirza amca yanıma gelip kolumu sıvazladı ve aileme dönüp "Merhaba, ben Mirza." diyip bakmaya devam etti.

Cevap mı bekliyordu acaba?
"Cevap bekliyorsan vermezler." dedim.
O da gülerek geri çekildi.

Bizimkilere geri dönüp baktım hepsine. Amacıma kısmen ulaşmıştım, hissediyorlardı beni. Dışımdan ne kadar gerizekalı gibi görünsem de içimde mezar taşlarının olduğunu anlamışlardı, galiba.

"Ay biliyor musunuz, kulak perdemiz olmasaymış gece kabir azabı çekenlerin çığlıklarını duyabilirmişiz. Bir de insanlar öldükten sonra 21 gram zayıflıyorlarmış, yani ruh 21 gram. Demek ki somut bir şey. Oha, zekaya bak!" dedim.

Sonra da toparlanıp eski moduma geri döndüm.
"Bu aile bana 5 yıl da olsa, hayatımda unutamayacağım anılar verdi, güzel anılar...
Şu üçlü var ya süper üçlü, şu üçlüden kimsenin yüzünden bir damla yaşım akmadı." dedim.

Yaprak KızWhere stories live. Discover now