0.2

18.8K 1.9K 2.6K
                                    

Minho'nun ardından Innie de evden çıktığında Jisung yalnız kalmasıyla beraber hüzünle omuzlarını düşürüp usulca mutfağa doğru gitmeye ilerlemeye başladı. Şirkete gidebilirdi ama canı bir süredir istemiyordu. Sadece haftada bir gerektikçe uğruyor, geri tüm işlerini evden yürütüyordu.

Kendi grubuna ait bir şarkı mırıldanıp mutfağı topladıktan sonra üst kata çıktı. Kendini iyice ev kadını gibi hissediyordu son aylardır, işe gitmiyor sadece evde temizlik yapıyor yemek pişiriyordu. Innie'nin odasını toplamak için oraya yönelecekti ki kendi odasından telefonunun sesini işitti.

Aklından geçen ismi biliyordu, tahmin ettiği gibi telefonu alınca o ismi görünce sırıtarak aramayı yanıtladı. "Changbin hyung!"

"Sonunda açtın, günaydın Jisungie. Senin bir grubun vardı, hatırlatmak istedim."

"Kalbimi kırdın şu an."

Changbin karşı taraftan ona bağırdığında Jisung yüksek sesle kahkaha atarak oğlunun odasına geçti. "Biliyorsun beni, meşgul bir adamım."

"Aynen aynen, ev temizliği seni meşgul bir adam yapıyor."

"Ya Hyung!"

Changbin iç çekti. "Akşam sana gelelim dedik Felix ile, müsait misin?"

"Soruyor musun?" derken oğlunun çıkarken düşürdüğü bilekliği eğilip yerden aldı Jisung. Innie zaten her sabah odasını toplayıp çıkıyordu, bu düzenli huyu ile Minho'ya çektiği inkar edilemezdi. Changbin karşısından memnun mırıltılar çıkarırken Jisung odadan çıkıp bu sefer Minho'nun odasına doğru ilerlemeye başladı.

"Geliyoruz o zaman?"

"Deli misin be adam? Gel diyoruz, gelmezsen ben gelirim."

"O zaman gelmiyorum." Changbin ikili oynayınca, arkadaşının yaptığı ile kıkırdadı. "Binniieeee~ Beni sinir etmeyi çok seviyorsun değil mi?"

"Evet çünkü özledim. Minho her gün şirkette ama sen yoksun."

Minho ondan kaçmak için işe gidiyordu, Jisung ise onunla karşılaşmamak için gitmemeyi tercih ediyordu. Arkadaşlarını özlemişti, bunu inkar edemezdi. Uzaktan görüntülü konulup işleri halletmekle olmuyordu, şirkete geçse anca birkaç saat kalıyor o zamanda işle uğraşıyorlardı.

"Hiç şarkı yazdınız mı?" dedi gelmemesini açıklamamak için. Zaten tüm arkadaşları biliyordu, sadece Jisung daha fazla üzülmesin diye konuşmak istemiyorlardı. Girdiği oda tahmin ettiği şekilde hep olduğu gibi düzenliydi.

Changbin, "Evet, dinlemelisin," dediğinde sanki karşısındaymış gibi kafasını salladı. "Akşam getirsene, hatta hepiniz gelin. Beraber çalışırız, olur mu?"

"Oha, süper fikir! O zaman bize et al!"

"Siz gelin, etler benden!"

Tüm sekizini bir arada görmeyi çok özlemişti. Şu an bir ara dönemde oldukları için comeback için hazırlık yapıyorlardı. Onları bekleyen hayranlarını biliyorlardı ve onların ümitlerini boşa çıkarmamak için çok çalışıyorlardı. Changbin sevinçle sırıtıp telefonu kapatırken Jisung ona gülmüş sonra da Minho'nun yatağının üstüne bıraktığı tişörtü eline almıştı.

Usulca ters çevirip katlayarak geri düzenli bir şekilde yatağın üstüne bıraktı. Uzun zamandır ayrı yatıyorlardı, Minho'nun kıyafetleri hala asıl yatak odalarında olsada her gece uyumaya buraya geliyordu.

"Keşke o gece bağırmasaydım," diye mırıldandı kendi kendine. "Keşke o gece sana bağırmasaydım, bu lanet çenemi kapalı tutsaydım belki kokuna bu kadar hasret kalmazdım."

wish you back, minsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin