0.8

16.5K 1.7K 2K
                                    


"Innie!"

Jisung tüm gücü ile çığlık atarak ağlarken seslerin kesilmesi ile son kez, "Innie!" diye bağırıp sabahtan beri onu sarsan Minho'ya dikti gözlerini.

"Minho! Minho, iyi değil! Minho oğlumuz iyi değil!"

"Jisung nerede? Nerede?"

"B-bilmiyorum. Söyleyemedi! Minho bulalım, lütfen bulalım onu!"

Jisung ağlaya ağlaya bağırırken Minho titreyen elleri ile hızla telefonunu alıp Jisung'u tuttuğu gibi şirketten çıkardı. Kafasında dönüp duran şeyleri susturmaya çalışırken ağlayan Jisung ona hiç iyi gelmiyordu.

"Biz de geliyoruz!"

Hyunjin'in bağırmasını duymadan Minho panikle telefonundan Innie'nin konumunu açtı, ilk defa şu hastalığına şükür bile edebilirdi o an. Evlerinin yakınında gördüğü konum ile gazı köklerken hiçbir şey umurunda değildi.

"Jisung, Jisung, Jisung beni dinle."

"Minho ses vermiyor."

Telefon hala açıktı ancak karşı taraftan ses gelmiyordu, oğlundan duyduğu çığlık ile Jisung kendini kaybetmişti. Sadece canı yanıyordu, onun bir yerlerde canının yandığı düşüncesi onu delirtiyordu. Yolda devasa bir hızla araba süren kocasına dönüp yaşlı gözleri ile, "Buldun mu?" diye konuştu titreyerek.

Minho uzanıp elini tuttu. "Evin orada. Onu alacağız ama sana bir şey dedi mi? Ne olmuş, kim ne yapmış Jisung sana bir şey diyebildi mi?"

"D-diyemedi. Minho bana a-anne dedi! Onun ne zamanlar anne dediğini biliyorsun değil mi?"

Jisung geri kendini kaybedip ağlarken Minho cevap vermedi, ezbere bildiği yolda hızla arabayı sürerken direksiyonu ani bir şekilde kırıp ara sokağa girmişti. Ana yoldan giderse çok geç kalacaklardı.

Jisung telefonunu hiç kulağından ayırmadan gelecek tek bir cümle için beklerken çığlıklarını bastırmak için elini sıkıca ağzına bastırıyordu. Minho ise kendini kaybetmiş bir biçimde sadece arabayı sürmekle meşguldü.

"Anne..." diyen kısık sesi duyduğunda Jisung hızla yükseldi.

"Annecim, bebeğim, bebeğim lütfen dayan! Dayan geliyorum, Innie."

Innie dişlerini kısarak zorlukla yarasına baskı yaptı. "Çabuk... Gel."

Gücü tükenirken kendine çektiği bacakları ile ara sokakta artık dayanamıyordu. Karnındaki yaradan dolayı sessizce ağlarken üstünden zorlukla çıkardığı kanlı bıçağa dikti gözlerini.

Yaslandığı duvara başını sertçe bastırıp dişlerini sıkıyordu, daha ne kadar gözlerini açık tutabilir emin değildi. Tek gücünü de Jisung'u arayarak harcamıştı.

Jisung'un ağlayışlarını açık hoparlörden duyuyordu ancak cevap verdiği her an kanamaya devam eden yarası çok acıyordu. Sessizce ağlarken dakikalar sonra telefondan duyduğu çığlıkları çok yakından duydu.

"Innie!"

Jisung, gördüğü yara ile çığlık atarak ellerini ağzına bastırırken Minho kendini yere atarak hızla yarasına elini bastırdı.

Sokağa giren arabalar, polisler derken Innie'nin gözlerini kapatması ile Minho adını bağırıp dikkatlice onu kucağına aldı. Felix çığlık atarak gördüğü kanlar sayesinde duraksamıştı. Chan ve Changbin Minho'ya yardım ederken Hyunjin yolda aradığı polislerin yanına geçti.

Birilerinin bir şeyler yapması gerekiyordu.

Ambulans hala ortada yoktu bu yüzden Minho, oğlunu kendi aldı.

wish you back, minsung ✓Where stories live. Discover now