0.5

17.2K 1.8K 1.8K
                                    

Othello sendromu (patolojik kıskançlık), elinde olan şeyi kaybetmeme korkusu üzerine kurulu kıskançlık, diğeri ise başkasında olan kendisinde olmasını isteme kıskançlığıdır.

Genellikle othello sendromu yani kıskançlık belirtileri aşağıdaki şekilde kendini gösterebilir.

▪️Birlikte olduğu kişiyi her şeyden ve herkesten saplantılı şekilde kıskanma
▪️Olmadık senaryolar kurup ona inanma
▪️Sevgiliden, eşten ayrılmayı fobi haline getirme
▪️Basit bir olaya duruma karşı verilen aşırı tepki
▪️Aşırı saldırganlık ve şiddet eğilimi
▪️Saplantılı bir şekilde kişiyi her şeyden kısıtlama eğilimi

Minho'nun hastalığını bilip ona göre yorum yaparsanız sevinirim.

***

Jisung uzun bir süre sadece dinlemek için geldiği sahilde sessizce içini boşalttıktan sonra kendi gelerek yaptığı aptallığı fark etti ve eve doğru sürmeye başladı. Innie geleli saatler olmuştu ve elbetteki Minho eğer evdeyse kavga etmişlerdi.

Jisung, Innie'nin saf olmadığını biliyordu. Aksine oğlunun her şeyden haberdar olduğundan haberi vardı ama yine de kötü bir şey yokmuş gibi göstermek için çabalayıp duruyordu.

Boş yolda hızla eve ulaştıktan sonra yüzüne samimi gülümsemesini yerleştirdi ve kapıyı açıp içeri girdi. Tahmin ettiği gibi bir görüntü vardı, sanki saatler önce hiç kavga edilmemiş gibi Minho televizyonun karşısındaki koltukta oturuyordu.

Innie ise yanındaki koltukta uzanıyordu.

Çıkan kapı sesi ile ikisi de kafasını Jisung'a çevirdiğinde Jisung tedirgin gözükmemeye çalışarak iç çekti. "Gelmişsin," dedi Innie yattığı yerden doğrulup.

Kafasını salladı. "Geldim. Dışarıda vaktin nasıl geçtiğini anlamamışım, kusura bakma bebeğim."

Ardından ilerleyip arkasından kollarını oğluna sardı. Jisung her ne kadar bağırıp çağırsa, patlasada Innie'ye sarılınca her şeyi unutuyordu. Tam da yine aynısı olmuştu, huzurla iç çekerken geri çekildi.

"Yemek yedin mi?"

"Yedim. Sen?"

"Yemedim yiyeceğim şimdi. Ama duş almalıyım."

Oğluna cevap verdikten sonra kafasını sallaması ile saçını öptü ve üst kata çıktı. Kafasında türlü türlü düşünceler yer edinmişti. Innie'nin şu an her iki babasına bağırması lazım değil miydi? Ama neden Minho ile normal bir şekilde oturup film izliyorlardı?

Jisung kafası karışık bir şekilde odasındaki banyoya attı kendini. Kıyafetlerini dolaptan alırken Minho'nun çıkmadan önce söylediği sözü dinlediğini fark etmişti. Dolabın yarısı boştu.

Sadece bir anlık dank eden o görüntü inlemesini sağladı. Başını ellerinin arasına aldıktan sonra küfür ederek saçlarını çekti Jisung. Aylardır o görüntü olmasın diye elinden geleni yapıyordu ama şimdi de kendi bu hale getirmişti.

Kendi de hareketlerini anlayamıyordu. İçinde o kadar çok şey biriktirmişti ki bu bir yılda, dışarı çıkarken kontrolsüz bir biçimde çıkıyordu. Bir yandan Minho'ya deli gibi sarılıp ağlamak isterken diğer yanı ona yumruklar savurup neden bunu yaptın demek istiyordu.

Bugün biraz da olsa içini dökmüştü tabi.

Suyla beraber gözyaşları da akıp giderken uzun bir aradan sonra karnının guruldaması ile duştan çıktı. Evden ayrılalı saatler olmuştu, aklında hep beraber yemek vardı şirkette iken ama bu olacakları planlamamıştı.

wish you back, minsung ✓Where stories live. Discover now