1.3

20.1K 1.6K 1.8K
                                    

"Kapı çalıyor!"

Innie, alt kattan bağırdığında Jisung, "Ben bakarım!" diye karşılık vermiş ve mutfaktan çıkarak kapıya doğru ilerlemişti. Hava yavaş yavaş kararıyordu, tüm gün evde güzelce vakit geçirmişler en sonunda Minho duşa girerken Innie de evde olmasının tadını çıkararak salonda uzanmış tableti ile oynuyordu.

Jisung kontrol ettikten sonra kapıdaki arkadaşını görünce gülümsemiş ve onu bekletmeden açmıştı.

Şimdi ise Seungmin tam karşısında duruyordu.

"Köpüşüm?" deyip hızla boynuna atladı. "Hoş geldin, gelsene."

"Hoş buldum Jisungie." Seungmin ona karşı kıkırdadı. Habersiz gelmesi Jisung'u şaşırtmıştı ancak bir yandan da mutlu olmuştu. Salondaki Innie, Seungmin'in sesini duyduğu gibi tableti fırlatarak kapıya doğru koşmaya başladı. "Hyung!"

"Innie!"

İkisi gülerek selamlaşırken aniden arkada bir beden daha gözükmüştü. Jisung onu gördüğü gibi sevinçle çığlık atarak boynuna zıpladığında Chan beklediği bu temas ile kahkaha atıp beline kollarını sarmıştı.

"Tanrım! Hoş geldin Chan Hyung! Çok özledim!"

Seungmin iç çekti. "Cidden biz gelince hiç böyle tepki vermiyorsun."

"Ama Köpüşüm!"

"Sus, sus! İçeri geçiyorum ben Innie ile."

Onlar gülerek içeri girerken Chan kıkırdayıp geri çekildi. "Naber bebeğim?"

"Mükemmel!" dedi Jisung sevinçle. "Her şey yolunda, sanırım düzeliyor. Hadi gel içeri, Minho duşa girdi gelir şimdi."

Chan, beklediği ismi duyması ile kafasını sallayınca yavaşça üstündeki montu çıkarmış ardından da Jisung kapıyı kapatırken içeri geçmişti. Seungmin ve Innie, onun tabletine bakıyorlardı. İkisine gülerek kısa bir bakış attıktan sonra yerine oturup telefonunu kenara bıraktı.

İçten içe gergindi.

Çünkü buraya gelme amaçları bu sefer Jisung'un zannettiği gibi onları ziyaret değil, Seungmin'in her şeyi öğrendikten sonra Minho ile konuşmak istemesiydi.

Yaklaşık birkaç saat önce bu olay yüzünden büyük bir kavga etmişler, ancak asıl gerçeği öğrenen Seungmin'in siniri duyduklarından sonra kül olup gitmişti.

Her ne kadar sevgilisine çok çıkıştığı için pişman olsada şimdilik bir şey yapmıyordu. Eğer Jisung böyle bir durum içinde olsa ve bunu Minho'dan saklamak istese Seungmin saklardı. Böyle bakınca Chan'a fazlaca çıkışı, haksız olmuştu.

Jisung, "Geliyorum hemen!" dedikten sonra mutfağa koşarak kahve makinesinde kendine hazırladığı kahveyi dağıtarak kupalara koymuş geri salona gelip arkadaşlarının yanına oturmuştu.

Her birine bir kupa verdikten sonra Innie'ye baktı. "Sen de istersen, sana da yapabilirim bebeğim. Ama uykun kaçar diye yapmadım."

"Sorun değil baba, içmem zaten."

"Öyle diyorsan." Ona küçük bir gülüş attıktan sonra Seungmin'e döndü. "Özledim sizi. Yıllarca aynı yurtta yaşadıktan sonra evlere ayrılınca bir boşluk oluyor. Her ne kadar zaman geçsede."

"Kesinlikle." dedi Seungmin kafa sallayarak. Sekizinin arasındaki bağ da çok farklıydı, bir gruptan çok aile gibi oldukları için böyle hissediyorlardı. Hatta gibisi fazla, onlar bir aileydi.

Chan küçüğüne baktı. "Tekrardan kayıt almak istediğin bir record vardı, ne düşünüyorsun?"

Jisung iç çekti. "Aklımda o. Ama birkaç değişiklik yaptıktan sonra sana atsam olur mu? Sen de bana düzenlersin."

wish you back, minsung ✓Where stories live. Discover now