0.9

16.2K 1.8K 1.7K
                                    

Yine Minho'nun çekip gideceği ve Jisung'un odasında söz yazdığı gecelerden biriydi. Jisung alışmıştı artık, nereye gittiğini bilmesede yokluğuna alışmıştı ve çareyi şarkı sözü yazmakta bulmuştu.

Evin yazılı olmayan kuralları da bozulmuştu.

Artık beraber masaya oturmuyorlardı çünkü Minho gelmiyordu. Artık Minho'yu kapıda iki kişi karşılamıyorlardı çünkü Innie gelmiyordu. Birlikte film izlemiyorlardı, Innie odasından ihtiyaçları dışında çıkmazken Minho geç saatte gelip erken saatte gidiyordu.

Bazen gece geldikten bir saat sonra yine evden çıkıyordu.

Aynı bu gece olduğu gibi.

Jisung duyduğu kapı sesi ile oflayarak kalemi fırlattı. Karşı duvara çarpan kalem yere düşmüş sonra da yuvarlanıp gözden kaybolmuştu. Önündeki deftere göz attı. Her sayfasında yarım yamalak sözler vardı ve daha bir şarkı bile tamamlayamamıştı.

"Bravo sana!" dedikten sonra kayıt odasında olmasında bulunmasından dolayı rahatça yüksek sesle konuştu. "Bravo! Arkadaşların top top şarkı bitiriyor, sen daha bir tanesini tamamlayama! Mükemmel."

Evde Minho için bir dans odası Jisung için ise sessizce odaklanıp kayıt alması için özel yapılmış bir kayıt odası vardı. Bu yüzden bu iki odada ne kadar yüksek olursa olsun ses çıkarmıyordu o yüzden içeride Innie yatsa bile Jisung rahatça bağırabiliyordu.

Söz yazmak istiyordu ama aklı sürekli Minho'nun gece geç saatlerde çıkıp nereye gittiğindeydi. Aklına gelen kötü ihtimalleri kovmak için her seferinde başka bir uğraş arıyordu.

Kağıdı tutup kopararak ayağının ucundaki çöp kutusuna bıraktı. Yine yazdığı sözden memnun değildi.

"Lanet olsun sana!" dedikten sonra ayaklanarak odadan çıktı ve Minho olmadığı için rahatlıkla odasına girdi. Dolabını açıp kontrol etti ilk önce, sonra şifonyerini.

Bir şey arıyordu.

Ne aradığını bilmiyordu ancak ona bir cevap, bir yol gösterecek bir şey arıyordu.

Ama yoktu.

Tek tek odasını kontrol ettikten sonra yatağın üstünde bildirim ışığı parlayan telefonu buldu. "Bunu yaptığıma inanamıyorum," dedi telefonun ezbere bildiği şifresini açarken. Daha önce hiç Minho'nun telefonunu karıştırmamıştı ama artık kafasında onu ele geçiren düşünceler bunu yaptırıyordu.

Kavga ettiklerinden beri Minho soğuk olduğu için Jisung telefonuna yaklaşmıyordu, arada Innie eline alıp oyun oynayınca göz ucuyla bakıyordu ama daha önce hiç kontrol etme gereği duymamıştı.

Kilitli ekran açılınca karşısına çıkan ana ekran ile duraksadı.

Kendi fotoğrafını beklemiyordu.

Hem de gülerken.

Evet, Innie ihtimaller içindeydi. Sade bir ekran ihtimaller içindeydi ama kendi fotoğrafını beklemiyordu. Kaşları kalkarken, "Amacın ne?" diye konuşup sinir ve karışık duygularla yanan gözlerine elini bastırdı.

"Telefonunun ekranında hala fotoğrafımı tutarken amacın ne Minho?"

Kendi kendine yalvardı içten. Alamadığı cevaplar onu o kadar bitiriyordu ki, tarif edemiyordu. Ekranı kaydırarak galeriye girdi bir şey bulma amacı ile. Ama burası da aynıydı.

Son zamanlar hep kendi ve Innie'nin ayrıca öylesine çekilmiş yemek, kağıt, koreografi fotoğrafları vardı. Yukarı kaydırdıkça Minho'nun kendi fotoğraflarını gördü, öyle eskisi gibi çok değildi.

wish you back, minsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin