0.7

17.7K 1.7K 2.7K
                                    

İnsanın sevdiği birinden bile bile uzak kalması çok zordu ve Minho aylarca tek başına bu yükü üstlenmişti. Altı tane ayrı ayrı dostu olsa da Chan'ın yeri ayrıydı, içini zar zor bir tek ona açabilmişti ancak ne olursa olsun Jisung'a söyleyememek onu bitiriyordu.

Sırf sabaha kadar uyuyamayıp korkudan ağlayacağını bildiği için kıyamamıştı. Gece boyu iki en sevdiği insan ona sarılarak uyurken yumruk yaptığı sağ eli başının altında sadece kendini tutuyordu.

Göğsünde yatmasından dolayı saçları oldukça yakın olan Jisung'un kokusunu içine çekip en arkadan her ikisininde üstüne kolunu atan Innie'ye bir bakış attı. Kaşlarını çatıp, pençelerini çıkarsada onunda içinde hala minik olduğunu biliyordu.

Sonunda beraber yatmalarından dolayı hızlı hızlı atan kalbine sakin olmasını söylerken uyuyan Jisung tek tesellisiydi. Eğer uyanık olsa bu durumu ona nasıl açıklar hiç bilemiyordu.

Geceyi zar zor sabah edip erkenden alarmının sesi ile uyandığında uyuşmuş elini başının altından kaldırıp hızla alarmı kapatıp uyuyan ikiliye birer bakış attı. Şanslıydı ki uyanmamışlardı.

"Uykucular," deyip kendi kendine kıkırdadıktan sonra dikkatlice Jisung'un başını göğsünden alıp kendi yastığına bıraktı. Normalde dağınık uyumasına rağmen gece nasıl yattıysa hiç pozisyonunu değiştirmeden öyle kalmıştı.

"Uykucu," dedi Minho tekrar, sevimliliğine dayanamayıp burnuna minik bir fiske atarak. Ardından dikkatlice yataktan kalkmış ve yorganı üstlerine atarak sessizce koridordaki banyoya geçmişti.

Normalde gitmek istemiyordu ama koreografi toplantısı için bugün Hyunjin ve Felix ile özel olarak buluşacaklardı.

Karnını kaşıya kaşıya homurdanıp suyun altına girdi. Kısa bir duş alıp uykusunu açmış sonrada odaya geçip üstünü giyinmişti. Rahat takılırken Jisung'tan tarafa geçti ve eğilip şifonyeri açtı ancak tam yanında hissettiği hareketlilikle kafasını çevirince sincapla göz göze gelmişti.

"Uyandırdım mı?" dedi aniden. Kendi bile bu duruma şaşırdı çünkü sözler planlamadığı bir şekilde ağzından çıkmıştı.

Jisung uyku mahmurluğu ile kafasını sallayıp ellerinden destek alarak yatakta oturur pozisyona geldi, o sırada Minho açtığı çekmeceden powerbankı alıp ayaklanmıştı.

"Gidiyor musun?"

Kafasını salladı. "Koreografi toplantısı yapacağız."

"Sana kahvaltı hazırlayayım. Aç gitme, dans ediyorsun." Jisung sarsak bir şekilde ayaklandığında Minho bir şey demedi. Çünkü ağzını açsa kabul etmeyeceğini biliyordu. Çok konuşmamak için sessizce kafasını sallarken Jisung banyoya girdi.

Yüzünü yıkadıktan sonra aynadan kendi ile göz göze geldiğinde bağımsız bir şekilde gülümsediğini fark etmişti. Tişörtünün yakasını kaldırıp kokladı, Minho'nun kendi kokusu bulaşmıştı.

O korku halinde bile sadece fırsat bulmuşken tüm gücüyle yapışmıştı eşine ve şimdi tüm vücuduna sinen koku bu çabanın boşuna gitmediğini söylüyordu. İlişkileri öyle bir düzeydeydi ki, beraber yattıktan sonra evet biz iyiyiz rahat olabilirim demiyordu ancak bununla yetinmeyi biliyordu.

Odanın içindeki banyodan çıktıktan sonra ilk önce Innie'nin yanına gidip alnını öptü ve sonrada zıplaya zıplaya aşağı indi. O kahvaltı hazırlarken Minho da salonda oturmuş sabah haberlerini izliyordu.

Dün kaçan mahkum gündemdeydi, Jisung kulağını bir yandan habere verirken sütü bardağa koydu. Ağırlık vermeyecek ama tok tutacak şeyler hazırlamıştı. Kısık bir tonda, "Hazırladım," demesi ile Minho ayaklandı ve masaya geldi.

wish you back, minsung ✓Where stories live. Discover now