◄ [MP:4] - BÖLÜM 09 ►

374 67 53
                                    

(Bilgilendirme: Şehrin ıssız bölgesinin fotoğrafıdır.)

👁‍🗨: "Kalbimi attıramıyorsam, ruhumu yaşatmaya çalışacağım senin için

اوووه! هذه الصورة لا تتبع إرشادات المحتوى الخاصة بنا. لمتابعة النشر، يرجى إزالتها أو تحميل صورة أخرى.

👁‍🗨: "Kalbimi attıramıyorsam, ruhumu yaşatmaya çalışacağım senin için. Sadece bekle, buluşacağımıza eminim. (!)"

[x]

Jennie kızlara doğru çevirdi başını. "Ne yapalım?"

"Bilmiyorum, gidip bir bakalım." Dedi Rose. Sessizlik oluşunca konuştu. "Korkmamız gereken bir şey olduğunu sanmıyorum, hem biz nelerle savaştık da hayatta kaldık. Kızlar?"

Jennie ve Lalisa'ya baktığında ikisi bakışarak derin bir nefes aldılar ve kapıyı açtılar. Dışarı çıktıklarında arabayı kilitlediler. Kalabalığa doğru ilerlerken Rose yanında ilerleyen ikizlerle bakıştı. Tebessüm ederek önüne dönüp yüzündeki hüzünlü gülümseme son bulurken ikizler de önlerine döndüler.

Kalabalığın arasından önlere ilerlediklerinde çığlık atarak kendisini tutmaya çalışan askere karşı koyan çocuğa baktılar. Annesinin ağlayarak yere düşüp ellerini yumruk yaparak betona vurması tüylerini diken diken etmişti.

"ANNE!" Küçük çocuk arkasına dönerek yerde yatarak ağlayan annesine baktı şaşkınlık ve üzüntüyle, ardından sinirle askerlere döndü ve çırpındı. "BIRAKIN BENİ, ANNEME GİDECEĞİM BEN! ANNE AĞLAMA, ANNE!"

Askerlerden biri silahını kadına doğrulttu hızla, maskesinin ardından konuştu. "Sus."

Kadın susmayıp feryat edercesine ellerini betona vurarak ağlamaya devam ediyordu. "Benden almayın onu, n'olur..."

Başını eğip betona vurduğunda asker silahını tetikledi ve acımadan kadını vurduğunda herkes şok ve dehşetle yerlerine çivilendiler. Kızlar acıyla yutkunarak irkilerek sırtından vurularak öldürülmüş kadına baktılar dehşetle.

Küçük çocuk silah sesini duyduğunda başını arkaya çevirdi ve annesinin sırtından akan kanları görünce dolu gözlerinden yaşlar taştı. Çığlık attı. "ANNEEEEEE!"

Lalisa ve Rose ellerini ağızlarına kapatıp ağlamaya başlarlarken asker silahını indirdi yavaşça, kadına bakarken. Kadının önüne koştu çocuk, bileğini tutan askerden kurtularak. Çığlıklar ata ata annesinin dibinde çöktü ve ağlayarak başını kaldırmasını istedi. "Anne... Anne uyan... Anne..."

Çaresizlikti.

"ANNEEEEE!" Küçük çocuk ağlayarak çığlık atarken asker silahını kendisine doğru doğrulttuğunda Jennie kollarını açarak hemen önüne geçti namlunun. Sadece küçük çocuğun ağlayarak hıçkırıkları duyulacak şekilde sessizleştiğinde herkes, Jennie kesik kesik nefeslerle titreyen çenesini umursamadan dik bakışlarını askere dikti. "Onu vurmayacaksın..."

Ağlamak üzereydi, gözleri dolmaya başlamıştı.

Lalisa, Rose ve ikizler korku ve dehşetle yerlerinde çivilenmiş şekilde kendisine ve askere bakarlarken etraftaki insanlar da bir ona, bir askere bir de feryat ederek ağlayan çocuğa bakıyorlardı.

"Bunu yapamazsın..." Jennie dolu gözlerinden yaş akarken başını kaldırdı göğsünü kabartarak. "İzin vermem."

Bu yaptığı büyük cesaret istiyordu.

Ama emindi ki V uyanık olsaydı, o da aynısını yapardı.

Asker tetiğini çekmek üzereyken kızlar atladı önüne bu defa. Kollarını açarak önüne geçtiler. "HAYIR!"

Jennie ağlayarak askere bakmayı sürdürürken titreyen dudaklarını dişledi.

Annesizliğin, babasızlığın ne anlama geldiğini çok iyi biliyordu, canı çok yanmıştı. Şimdi bu yaştaki bir çocuğun bunu tatmış olması ne kadar ağırdı biliyordu.

Lalisa ve Rose sinirle dik ve ters bakışlarla askere bakarlarken seri nefeslerle, ikizler bir kendilerine bir askere bakıyorlardı. Ölü oldukları için kimse onları görmüyordu kızlar dışında. Bu yüzden bir şey yapsalar bile etkisi olmazdı.

Lalisa çok sert bir tonda konuştu kalın sesiyle. "Silahı indireceksin."

Asker kendisine bakarken Rose bağırdı bakışlarını bir an bile ayırmadan. "HEMEN!"

Asker silahını indirip yanlarından geçti ve ağlayarak annesinin başında diz çökmüş küçük çocuğu ensesinden tutup hızla çekti giriş kapısına doğru, peşinden sürükledi. Kızlar arkasından bakarlarken Jennie ağlayarak kendilerine ellerini uzatıp yardım dileyen küçük çocuğa baktı. Mırıldandı. "Özür dilerim..."

Başını yavaşça yanına çevirip yerde baygın yatan bedenine kan bulaşmış kadına baktı. Rose ve Lalisa da başlarını kadına çevirdiklerinde gözleri dolarak arkalarını döndüler.

Ne kadını yaşatabilmişlerdi, ne de küçük çocuğu kurtarabilmişlerdi.

Fazlasıyla acı bir durumdalardı.

[MEZAR PARTISI: DORDUNCU KITAP]

"Hayal ettikçe kötüleşiyor sahne.
Zaten kan dondurucu..."

◄[SEQ/AU!]► MEZAR PARTISI® (NO.IV) | #thriller (✓)حيث تعيش القصص. اكتشف الآن