◄ [MP:4] - BÖLÜM 49 ►

327 60 47
                                    

👁‍🗨: "Bir uğultu, usul usul kulak tırmalıyor."
(Serinin ilk kitabında birinci bölümün açıklama cümlesiydi, hatırlayın.)

[x]

Rose sessizce başını öne doğru eğip bakışlarını kaçırdıklarını görürken bıkkınlıkla nefes verdi ve çatık kaşlarını bozmadan üzgün bir ifadeyle arkasındaki yatağın kenarına oturdu yavaşça. "Biliyorum, o çocuk için ben de üzülüyorum. Ama yapmak zorundaydım. Siz bana kendim için olduğunu söyleseniz bile kendim için değildi, ben birini menfaatim için harcamam. Bu dünya iyiler için her zaman bir cehennem olarak kalacak ve gerçekleri öğrendiği her seferde kalbi kırılacak. Başına binbir türlü bela gelecek."

Kimse bir şey demediğinde devam etti. "Ben de isterdim güzel bir hayatı olsun. Ailesi olsun. Ama o kadar masum bir çocuğun katil bir ablası olması haksızlık olurdu. Bir de seneler boyunca kendisinin bir katil olduğunu bilmeden yanında duracak olması-"

"Onun ne yaşayıp ne yaşamayacağına karar verecek kişi sen değilsin." Dedi Lalisa dik bir ses tonuyla. "O bir çocuk olabilir, ama onun bir annesi ve babası var. Senin anneni katletmiş bir ablası olsa bile o çocuğun da bir ailesi var ve kararları ailesi alacak, sen değil."

Haklıydı, Rose sessiz kalmayı tercih ederek ayak uçlarına baktı.

"Tamam, Lalisa." Jennie mırıldanır gibi sessiz bir tonda Lalisa'nın omzuna dokunarak kendisini konuyu daha fazla uzatmaması gerektiğini söylermişcesine susturdu.

"Ben teyzemin cenazesine gittim, Rose." Dedi Jungkook başını hafifçe çevirip kendisine bakarak sakince. "Siz gece uyurken, kalktım gittim mezarının başına ve sabaha kadar gözüm kuruyuncaya dek ağladım. Bildiğim tüm duaları ettim onun için. Sabahleyin odama gelip de yüzümün haline bakma zahmetinde bulunsaydın anlardın."

Yine sessizlik sürerken Jungkook dudaklarını araladı. "Bir şeyleri bilip bilmeden ortalığa dökme, dökersen de içinde dök, bize değil. Doğrusunu bildiğim şeylerin yalanlarını dinlemem ben çünkü."

Sakin adımları kapıya doğru yöneldi ve kapıyı açarak odadan çıktığında ortamın sessizliği sürmeye devam etti. Lalisa da Jungkook'un peşinden sakince odadan çıktıktan sonra kapanan kapıyla Jennie V'ye baktı. "Ben kafeye iniyorum, kahvaltı edeceğim. Geliyor musun?"

V yavaşça oturduğu yerden kalkıp bıkkınlıkla nefes vererek genç kızın peşinden odayı terk ettiğinde Jimin başını Rose'ye çevirdi. "Elimde olsaydı seni ölümden kurtarabilirdim. Bunu bilmene rağmen hala beni suçluyorsun. Peki."

O da lavaboya girip kapıyı arkasından kapattığında Rose yutkundu derin bir nefes alıp ağlamamak için başını kaldırırken. "Ben yanlış bir şey yapmadım, söylediklerim yanlış değildi."

'Sen sadece doğru olanı yaptın, bırak seni kıskansınlar, Rose.' Dedi zihninden gelen bir ses.

[MEZAR PARTISI: DORDUNCU KITAP]

"Zaten hep böyle olur. Doğru konuşan kişiyi hep dışlarlar. Haksız olan haklıymış gibi üste çıkar."

◄[SEQ/AU!]► MEZAR PARTISI® (NO.IV) | #thriller (✓)Where stories live. Discover now