◄ [MP:4] - BÖLÜM 67 ►

286 55 64
                                    

👁‍🗨: "Zihnim boş ama kalbim dolu. Damarımda atan bir nabız var, sürekli adını sesleniyor her bir hücreme doğru.
Söylesene, o sen misin?"

(Bilgilendirme: Kitapta beğenilen sözler alınabilir, yazarınız sizleri sevdiği için söz koyuyor~)

[x]

Adımları ahşap köprünün sağında kalan hafif açıklığa doğru ilerlediğinde toprağın üzerine bastı ve usul usul dalgalarını akıtan denize doğru baktı çatık kaşlarıyla. Derinlemesine bakan gözlerindeki kahverengi lensleri çıkardı ve yere attı. Okyanus mavisi bakışları yeniden denize çevrilince derin bir nefes aldı.

İçi üşüdü, ürperdi tüyleri.

Yutkundu ve ifadesizlikle bakınmaya devam ederken bir sarsıntı olduğunu hissetmesi uzun sürmedi. Anında dehşete bürünen yüz ifadesi, çatık kaşları ve pörtleyen gözleriyle ayaklarının dibindeki toprağa, ardından başını çevirip delirmişcesine havada uçuşan çığlıklarla kaçacak delik arayan insanlara çevrildi. Telaşla arkasına döndüğü sırada bulunduğu toprak parçası yerinden ayrıldı koca bir çatlakla. Jimin dehşet ve anlık feci korkuyla toprak parçasıyla birlikte arkaya doğru savrulup düşerken bir anda bileğinden tutulmasıyla bedeni havada asılmaya başladı. Jimin anlık şokla ayaklarının altındaki toprağın uçurumdan aşağı düşerek binbir parçaya bölünüşünü izledikten sonra başını kaldırıp korku içinde bileğini tutan ince uzun parmaklara baktı.

"Rose..."

Genç kız zorlukla dişlerini birbirine bastırıp yüzünü buruştururken acı içinde, karnındaki kesiğin patlamamasına dikkat ederek tüm gücüyle genç adamın ölümle buluşmasına engel olurken Jimin dolmuş gözlerinden akan yaşları fark etmedi ifadesiz ve şok içinde kalan yüzünü çevirmeden. Genç kız tüm gücüyle onu yukarı çekmeye çalışırken insanlar çığlık çığlığa kaçıyorlardı. Sırtına basılıyordu genç kızın, bacaklarına ve baldırlarına. Kalabalık sürü yüzünden çok acı çekiyordu, hem ameliyattan çıkalı yeniydi, hem de Jimin'in uçurumdan düşüp kayalıklara çarpan bedeninden ruhunun kayıp gitmesini engellemek için bedenine basılmasına razı oluyordu.

"Senin yapmaya korktuğun şeyi," Zorlukla fısıldarmışcasına konuştu dişlerinin arasından tıslarken. "Yapacak kadar akıllıyım, seninle farkımız bu."

Jimin o anda kendisine hakaret etmesine bile aldırış etmiyordu mutluluktan. İfadesizdi, düşmemek için hiçbir çaba göstermeden öylece kendisini kurtarmak için savaşan genç kıza bakıyordu. Gözlerini yumup yüzünü buruşturarak acı içinde bağıran Rose'nin kendisini hızla yukarı çekmesiyle uçurumdan düşmekten kurtulduğunda, koşarak yanlarına gelen üyelere baktı.

"JİMİN!?" Jennie nefes nefese soluklanırken dehşetle kendisine ve uçurumdan aşağı kaymış toprak parçasına baktı. "AMAN TANRIM!"

"GERİZEKALI!" Jungkook üzerine atlayacakken V omuzlarından tutup geriye çekti fakat Jungkook sinirle haykırdı. "SANA G*TÜNÜN ÜZERİNDE DUR DEDİM DEĞİL Mİ?!"

"JUNGKOOK!" Jennie sinirle kendisine bakınca Jungkook sinirle burnundan nefes verdi ve ellerini yüzüne kapatıp yoklarken sabır diledi. V kendisini bırakıp Jimin'e doğru adımladı hızla ve çömelerek kendisini doğrulttu. O ara Lalisa ve Jennie yerde acı içinde yatan Rose'yi fark ettiklerinde yanında aldılar soluğu. "Rose?!"

Jimin yerinde doğrularak korkuyla kendisine bakarken kızlar Rose'yi doğrulttular yattığı yerde. Rose yutkunarak buruşturduğu yüzünü rahat bırakırken derin bir nefes aldı ve istemsizce ağlamaya başladı. Kızlar bedenindeki morlukları fark ettiklerinde sıkıntıyla bakışırlarken Jimin sessizce ağlayan Rose'ye bakmayı sürdürdü.

Ölmesinden korktuğu için ağladığını hissedebiliyordu.

Minnettarlık içinde tebessüm ederken ona bir hayat borcu olduğunu düşündü.

[MEZAR PARTISI: DORDUNCU KITAP]

◄[SEQ/AU!]► MEZAR PARTISI® (NO.IV) | #thriller (✓)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora