ÖZEL BÖLÜM

2.8K 357 172
                                    

Gülleri özenle keserken bankta oturan Hebe'ye göz kulak olmayı ihmal etmedi Nell. Kötü günler bitmişti. Furina hak ettiği sonu bulurken hüzünler geçmişin tozlu sandıklarına saklanmıştı ama acıların ruhta bıraktıkları enkaz öyle kolayca geçip gitmiyordu. Karısının donuk ifadesi, yüreğini burkunca kucağındaki çiçeklere baktı. Keşke Hebe'nin de böyle rengarenk olmasını sağlayabilseydi. Kadının güze dönmüş solgun yüzünde tekrar kuşlar uçurabilseydi keşke ama bunun mümkün olmadığını biliyordu. O, köklerinden kopmuştu. Hayata tutunabilmek için çaba sarf etse de aynı toprakta yeniden filizlenemeyecekti. Nell ise kadını canlı tutmaktan öteye gidemiyordu.

Furina dediğini yapmıştı, Nell'e acı çekeceğini söylemişti. Çekiyordu. Hebe'yi kaybetme düşüncesiyle her yüzleştiğinde paralanıyordu hırsız ama gülümsemesi gerekiyordu. Kraliçesi için güçlü durmalıydı. Banka doğru yürüyüp kadının yanı başına otururken gülleri onun kucağına bıraktı. "Bahçıvanlara iyi bir azar çekeceğim," dedi sahte bir hiddetle. "Bahçeye yeterli özeni göstermiyorlar. Böcekler güzelim çiçekleri heba etmişler." Kucağındaki gülleri burnuna götürüp kokladı Hebe, sonrasında kocasının sözlerini teyit etmek için parmaklarıyla yaprakları yokladı.

"Bütün işleri halletmiş gibi şimdi de bahçeye mi burnunu sokacaksın?"

Alaylı bir tıslama koyverip yüzünü buruşturdu genç adam. "Kocanı fazla küçümsüyorsun," dedi alıngan bir tavırla. "Her alanda başarı elde edebilecek kapasiteye sahibim." Hırsızın sitemine tebessüm etti kadın. Karanlığa gömülmüş bakışlarını onu görebilirmişçesine yana döndürdü.

"Herkes potansiyelle doğar Nell, başarı o potansiyeli sergileyip sergileyememenle alakalı."

Hebe'nin kendisiyle uğraşmasından memnun olsa da yalandan homurdandı hırsız. Son zamanlarda nadiren konuştuğu düşünülürse kadının takındığı huysuzluk iyiye işaretti. "Yakışıklı kralını hor görmeye devam et. Başarılarıma şahit oldukça 'Özür dilerim sevgilim, sana haksızlık etmişim,' diyeceksin." Adamın alıngan ifadesini hayal ederek güldü Hebe ve "Rüyanda görürüsün," deyip kucağındaki gülleri okşamaya devam etti.

Bir süre sessizce onu izledi Nell. Sol gözünü kaplayan siyah mücevherin beyaz teninde nasıl da hoş durduğunu düşündü. Aslında Hebe'nin ışığını gölgeleyen koca bir lekeden ibaretti ama Kraliçe onu bile güzelleştirmeyi başarıyordu. Diğer kirpiklerinin gölgesi ise burnuna düşmüştü. Göz halkaları her geçen gün koyulaşıyordu. Nell'in özellikle ilgilendiği onca sağlıklı bakıma rağmen dudakları her gün yeniden kuruyup çatlıyordu. Şakaklarındaki bazı teller beyaza dönmüştü. Soluyor. Onca çabama rağmen engel olamıyorum. Gözlerinin dolduğunu hissedince gülümsemeye çalışarak toparlandı hırsız ve aralarındaki boşluğu kapatıp kadına yaklaştı. Onu koluyla sarmalarken "Rüya demişken, bugün uykumu tam alamamış gibiyim," deyip esnedi.

"Aslında biraz çıkıp uyusak fena olmaz ha? Belki canımız sıkılırsa başka şeyler de yaparız."

"Nell!" diye homurdanıp dirseğini onun karnına geçirdi Hebe. Hırsız mızmız bir çocuk gibi inlerken "Hiç büyümeyeceksin," diye azarlamaya devam etti kadın. Kraliçenin hırçınlığına rağmen onu göğsüne doğru çekti Nell ve burnunu saçlarına daldırıp uzun uzun kokladı. Hayatının sonuna kadar onun tarafından himaye edilecekse eğer büyümek istemiyordu. Ama büyüdü.

Dalıp gittiğini fark edince elinde tuttuğu gülü salıverip sulama işlemine devam etti. Alfey, bağlarda çalışan işçileri kontrol için gitmişti. Aslında amacı kontrol falan değildi. Yaşlılık ve zenginlik ona ne yapacağını şaşırtmıştı. İşler büyümüştü, artık istemedikleri kadar çok müşterileri vardı. Hatta Kral Tedra için bile özel şaraplar hazırlıyorlardı. Eskiden olsa Nell bu duruma bayılır, sahip olduğu bütün serveti çatur çutur harcardı ama artık o bile içinden gelmiyordu. Mutlu olduğu tek an, Alfey'le sabaha kadar içip kendinden geçtiği ve geçmişe dair hiçbir şey hatırlamadığı anlardı. Hoş, akıl unutsa bile yüreğindeki boşluğu hissetmemek mümkün değildi.

Bazı zamanlar aldığı nefes bile o boşlukta yitip gidiyordu. Geçmez demişti Alfey, o boşlukla yaşamaya alışacağını söylemişti ama Nell alışamıyordu. Yumruk yaptığı elini göğsünün üzerine hafif hafif vurarak rahatlamaya çalıştı. Suladığı gülün beyaz yaprakları onun solgun simasını anımsatıyordu. Çenesinden aşağı doğru kayan ıslaklığı hissedince kol yeniyle hızlıca kuruladı yüzünü.

"Nell amca!"

Duyduğu gevrek sesle birlikte bahçe kapısına döndü. Üzerine doğru seğirten ufaklık, hayallerini süsleyen kadının küçük bir kopyasıydı. Tedra'nın kendisi gibi sarışın olan karısına karşın halasına benzeyen küçük Hebe, adının fazlasıyla hakkını veriyordu. Kollarını açıp onu yarı yolda yakaladı Nell ve "Kimler gelmiş?" dedi kahkaha atarak. Çocuk yanaklarına sulu öpücükler bırakırken onun eğitmenliğini yapan ihtiyar Teny ve peşindeki hizmetkarlara dönüp hepsini birden başıyla selamladı. Hebe kucağından inmeden önce "Alfey'in şekerlemelerinden çalalım mı amca?" diye sorunca eliyle onun ağzını kapattı Nell. Çocuğu yere indirip ona içeri gitmesi için kaş göz yaptıktan sonra kendilerini izleyen Teny'e dönüp masumca sırıttı ve "Çocuk işte," dedi. "Böyle şeyleri nereden öğreniyor bilmem."

Teny, adamı azarlayacak mecali bulamamış olacak ki başını iki yana sallayıp derin bir iç çekti. Agna'nın ölümünden sonra iyice çökmüştü. Yine de Tedra'nın isteğini kıramadığı için kızına eğitmenlik yapmayı kabul etmişti. Şen kahkahalarla eve doğru koşan Hebe, "Bana yine halamı anlatırsın değil mi amca?" diye bağırdığında iki adam göz göze geldiler. Hayır deme lükslerinin olmadığını ikisi de biliyordu. Zira küçük kız halasının inadından da yeterince nasiplenmişti. "Tabi," diye geveledi Nell. Misafirlerini içeri doğru yönlendirirken yenice suladığı güllere baktı ve "Sanırım artık büyüyorum Hebe," dedi. Güzel kraliçesinin bu yalana inanmayacağını bilse de koltuklarını kabartıp gururla gülümsedi.

Merhaba gökyüzünün kayıp yıldızları!

Yazar bir çılgınlık yaptı.

Sanırım bazen Hebe ve Nell'i özlüyorum. Belki siz de özlemişsinizdir dedim. 

Kendinize iyi davranın, seviliyorsunuz.

KÖR KRALİÇEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin