•YEMEK•

4.5K 622 151
                                    

Tabağındaki yemeği iştahla midesine indirirken dalgın dalgın çatalıyla oynayan karısına baktı Nell ve onun dikkatini çekmek için yalandan yere öksürdü. Bu hareketiyle Hebe'nin değil de yanı başındaki Furina'nın bakışlarının, kendisine yöneldiğini fark edince zoraki bir gülümseme eşliğinde yemeğine geri döndü.

Prens Tedra, birkaç saat evvel ticaret için gittiği uzun bir seyahatten geri dönmüştü ve bunu kutlamak için birlikte yemek yemeye karar vermişlerdi ama koca masanın birer köşesine dağılıp suskunluğa gömülmüş olan dört kişinin hiçbirinde kutlama yapar bir hal yoktu. Herkes yemeğine odaklanmış, karnını doyurmanın peşindeydi ya da sadece odaklanmış gibi yapıyorlardı.

Yemeklerle savaş vermeye devam ederken Furina'ya kaçamak bir bakış attı hırsız. Kadın, dışarıdan bakıldığında nasıl da masum görünüyordu. Halbuki saraydaki en tehlikeli insandı belki de. Hep karmaşık şeyler söyleyip ikilemde bırakıyordu kendisini. Gerçekten de Hebe'nin ailesinin ölümüyle ilgisi var mıydı acaba kadının?

Yoksa bu, Kraliçe'nin çektiği acıyı hazmedememesinden kaynaklı ortaya attığı bir varsayım mıydı? İkinci seçenek olanaksız geliyordu Nell'e çünkü Hebe, öylesine birini suçlamazdı. Hal böyle olunca da Furina'nın birilerinin ölümüne sebep olma olasılığı ikiye katlanıyordu. Hoş öyle olsa bile emin olmadan onu suçlayamazdı.

"Seyahatiniz nasıldı Prensim?" dedi kadın gözlerini karşısında oturan kocasına dikip elindeki içkiden küçük bir yudum alırken. Gözlerini tabağından ayırıp güzeller güzeli karısına çevirdi Prens. Yorgun görünüyordu; göz altında halkalar oluşmuş, gözlerinin feri sönmüştü. Çıktığı yolculuk onu yıpratmış olmalıydı.

"Harikaya yakındı Prensesim, karlı anlaşmalar yaptım. Biraz yorucuydu ama sana dönme ve o güzel gözlerini seyrederek huzur bulma fikri, beni ayakta tuttu."

Bu sözler karşısında küçük bir kahkaha salıverdi kadın pembeye çalan kırmızı dudaklarının arasından.

"Beni utandırıyorsun," deyip önüne düşen birkaç tel saçını kulağının arkasına hapsetti ve Hebe'ye baktı göz ucuyla. Aldığı övgünün Kraliçe'de yarattığı etkiyi merak ediyordu doğrusu. Onun hala çatalıyla oynayıp konuşulanları umursamadığını görünce "Ben de aynı düşüncelerle seni bekledim," dedi ses tonunu yükselterek.

"Kral ve Kraliçe beni hiç yalnız bırakmadılar ama yine de sana duyduğum özleme hiçbir ilgi denk değil."

Hebe'nin sonunda kafasını kaldırıp kendisine odaklandığını görünce bu sefer kocasındaki bakışlarını Nell'e çevirip minnetle gülümsedi Furina. Kadının kendisine inat sergilediği davranışları fark eden Hebe, derin bir nefes çekti içine ve gözünü hırsıza çevirdi. Bütün gün etrafında dolanıp durmuştu düzenbaz adam ama onu her seferinde terslemiş, yanından kovmuştu. Bu soğuk tavırlarının nedenini sorduğunda ise "Yok bir şey, " deyip geçiştirmişti.

"Hebe her zaman çok kibar ve yardımsever biri olmuştur. Ben yokken sana iyi davrandığına eminim," dedi Tedra, karısının yüzünde aşkla dolaşan bakışlarını kısa bir anlığına yeğenine çevirip kocaman gülümsedi.

"Evet öyle," diye onayladı Furina ve dudağına muzip bir gülüş yerleştirdi.

"Aynı zamanda çok da şanslı çünkü Kralımız da en az onun kadar kibar ve yardımsever, mükemmel bir uyumları var tıpkı bizim gibi."

Kadının sözlerine alaylı bir kahkaha patlatmamak için kendini zor tuttu Hebe ve dişlerini birbirine bastırdı. Sohbet uzadıkça içindeki öfke rüzgarları, zincirlerinden boşanıyor ve yıkıcı bir fırtına kusmaya hazırlanıyorlardı. Kendini dizginleyememekten korktuğu için masadaki bu sahte ortamı bozmaya karar verdi. "Sizinle biraz konuşabilir miyiz Prens Tedra?" diye sordu bütün duygulardan arındırılmış ses tonuyla.

KÖR KRALİÇEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin