•AYNIYIZ•

5.5K 700 291
                                    


"Bunda da yok," deyip elindeki kitabı kapattı ve daha önce incelediği kitaplar yığınının üzerine bıraktı Prenses. Sabahtan beri hiç durmadan sayfaları taramaktan gözü ağrımıştı ama yılmamakta kararlıydı. Bir kucak dolusu yeni kitapla masaya yaklaşan Amanda'ya yorgun bakışlar attı.

"O işaretin anlamını bulmak neden bu kadar önemli majesteleri?" diye sordu genç kız elindekileri bırakıp boştaki sandalyeye otururken.

"Eğer o işaretin anlamını bulursam, Furina'daki beni rahatsız eden şeyin ne olduğunu da bulmuş olacağım," diye mırıldandı Hebe, yorgunluğu sesine de yansımıştı.

"O zaman," deyip duraksadı Amanda ve zihnindeki zor bir problemi çözüme kavuşturmuş gibi kirpiklerini kırpıştırıp devam etti.

"Prenses Furina'nın kırbaçladığı o hizmetkarın bilerek zehir içtiğini mi düşünüyorsunuz?"

Bu soru karşısında sessiz kaldı Hebe. Taht konusunu hallettikten sonra şifacının yanına inmiş ve o hizmetkarla konuşmak istediğini söylemişti ama bunun için çok geç kalmıştı. Kadın, şifacının dolabındaki zehirlerden birini içmiş ve sonsuz huzura kavuşmuştu.

Yaşlı adam, onun ilaçları karıştırdığından şüphelense de Prenses, bile isteye yaptığını düşünüyordu. Hebe'ye göre o hizmetkarın ölme isteğinde, kesinlikle taktığı yüzüğün büyük bir payı vardı ve her ne olursa olsun o işaretin anlamını bulacaktı.

Eline aldığı başka bir kitabı karıştırmaya başlarken "Ailesini bulabildin mi?" diye sordu.

"Henüz değil ama en kısa zamanda bulac-"

Kapının açılmasıyla birlikte konuşması yarıda kaldı genç kızın. Efendisiyle eş zamanlı olarak girişe dönüp gelen kişiye baktıklarında hırsızın her zamanki sırıtan suratıyla karşılaştılar. Masaya yaklaşıp iki kadını da selamladı genç adam ve meraklı bakışlarını kitapların üzerinde gezdirdi.

"Nedir bu kitaplar? Bir şeyler mi arıyorsunuz?"

"Seni ilgilendiren konular değil," dedi Prenses, sesindeki yorgunluğa bir de  bıkkınlık eklenmişti. Önündeki kitabı kapatıp gözüyle Amanda'ya çekilmesini işaret etti ve adamın boşta kalan sandalyeyi doldurmasını izledi.

"Ee neler yapıyorsun bakalım? Saray hayatı seni eğlendiriyor mu?" diye sordu ilgisiz bir tavırla. Bu aralar tamamen yüzük mevzusuna odaklanmıştı ve düşüncelerini başka konulara yönlendirmede sıkıntılar yaşıyordu.

"Pek değil," dedi hırsız. Omuz silkip etrafı incelemeye başladı.

"Fazlasıyla sıkıcı, sarayı hiç böyle hayal etmemiştim."

"Seni oyalayacak uğraşlar bulamadığım için üzgünüm," dedi genç kadın. Bu sefer son derece samimiydi, gerçekten de ona uygun uğraşlar bulamadığı için üzülüyordu.

"Neden sana yardım etmeme izin vermiyorsun?"

"Çünkü yardım edebileceğin bir iş değil bu, aradığım şeyin ne olduğunu ben bile bilmiyorum."

Dudaklarını büzdü Nell ve oturduğu yerden kalkıp odada dolaşmaya başladı. Hebe'nin, odasının  incelenmesinden hoşlanmadığını biliyordu ama her zaman yaptığı gibi bunu umursamadı. Duvardaki tabloya baktı bir süre, Prenses ve kardeşi arasındaki tezatlıkları bir kez daha onayladıktan sonra masadaki kadına döndü.

"Anne ve babanın hiç resmi yok mu?"

"Var," dedi Hebe ve derin bir iç çekti.

"Ama onları görmek bana iyi gelmiyor, canımı yakıyor sadece."

KÖR KRALİÇEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin