•İNANMAK•

5.6K 737 220
                                    

Uykunun derinliklerinde kulaç atarken yerinde kıpırdandı genç adam. Bu hareketle birlikte derinliklerden çıkıp kendini bir şelaleden aşağı süzülürken buluverdi. Buluştuğu zemin ise kesinlikle tenini okşayan rahatlatıcı sular değildi çünkü daha kuru ve can yakacak kadar sertti.

Gözlerini aralayıp etrafına bakındı. Sabah olmuş, gün ışıkları odada hakimiyetini kurmuştu. Hatta yanağının temas ettiği taş zeminin ayazı bile kırılmıştı. Demek ki gün erken başlamış, kendisi geç kalmıştı. Yerinde doğrulup düştüğü koltuğa geri çıktı ve tüm vücuduyla gerindi.

Düğünden bu yana Prenses'le aynı odayı paylaşıyorlardı. Kadın, ona şimdilik koltukta yatmasını söylemişti ve sonrasında daha iyi çözümler bulacağını eklemişti. Koltuktan memnundu aslında rahat ve genişti, tek sorun sabah uyandığında kendini yerde bulmasıydı.

Henüz iki gündür kalıyor olmasına rağmen fazlasıyla benimsemişti bu odayı. Uyandığında Prenses'in varlığını hissetmek tedirgin ediciydi ama bir o kadar da huzur vericiydi.

Düşmenin etkisinden kurtulup etrafına bakındığında üstünü giyinen karısını gördü. Elbisesinin sırt kısmındaki bağcıkları bağlamaya çalışıyordu ve zorlandığı belliydi.

Sahte evliliklerinin ortaya çıkmaması için hizmetkarların, sabahları odaya girmesini yasaklamıştı Hebe. Bu yüzden de bütün işlerini kendi halletmesi gerekiyordu. Koltuktan kalkıp kadının yanına yürüdü ve zorla ulaşmaya çalıştığı bağcıkları onun elinden alıp sıkılaştırmaya başladı. Prenses, bu temasla birlikte irkilse de kıpırdamadı ve gelen yardımı sessizce kabul etti.

İpleri nazikçe çekiştirirken karşıdaki aynaya kaçamak bir bakış attı Nell. Hebe'nin, başını öne eğip beklediğini görünce bir süre onun yansımasını izledi. Önüne dökülen ipeksi saçlarına baktı. Aynadan bile açıkça görülebilen uzun, kıvrık kirpiklerine ve dolgun dudaklarına. Fazla masum görünüyordu bu haliyle tabi bir o kadar da ulaşılmaz.

"Elbiseyi baştan dokumaya karar verdin sanırım."

Başını kaldırıp aynadan kendisini izleyen hırsıza baktı Hebe. Yüzü kızaran adam hemen çekti gözlerini ve bağcıkları çekiştirmeye devam etti.

"Her gün bu işi yapmıyorum Hebe, biraz sabret."

Artık onu, "Majesteleri! " diye uyarmayı bırakmıştı genç kadın çünkü ne kadar tekrarlarsa tekrarlasın hırsız, yine işine geldiği gibi hitap ediyordu. İpleri bağlayıp "İşte oldu," dedi adam neşeyle. Sonra da sırıtarak aynadaki yansımadan kadına baktı.

"Elbise ipleri konusunda kötü olabilirim ama saçlar konusunda harikayımdır."

Prenses, bu böbürlenme karşısında şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı.

"Saçlar mı?"

"Evet görmek ister misin?"

Hebe'nin cevap vermesine fırsat vermeden onu omuzlarından tutup yatağa sürükledi ve oturttu Nell. Kendisi de eline bir tarak aldı ve yanına yerleşti. Kadının ipeksi saçlarına elini daldırıp yavaş yavaş taramaya başladı. Bu temasla birlikte içini her zamanki, o garip his kapladı ama umursamadan işini yapmaya devam etti. "Korkuyor musun?" diye sordu telleri tek tek ayırırken.

"Korkmuyorum ya da korkuyorum, ne fark eder ki? Elimden gelen her şeyi yaptım," deyip derin bir nefes aldı Prenses. Bugün önemli bir gündü, halkın da katılacağı büyük bir davet düzenleniyordu. Tahtın yeni sahibi açıklanacak sonra da kutlama yapılacaktı. Prenses'in düşünceli hali de bu yüzdendi. Gerginliği, odanın içinde soğuk esintiler oluşturuyordu adeta.

KÖR KRALİÇEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin