I- "Bal"

4.1K 1.1K 2.3K
                                    

ÇERÇEVEYE ASILAN RUHLAR

1. BÖLÜM

''Bal''

Zelal o gün de en sevdiği, sol göğüs tarafında markası bulunan beyaz tişörtünü; ardından beyaz pantolonunu giydi. En sevdiği renk beyazdı ve beyaz olan her şey onu fazlasıyla mutlu ediyordu. Odasındaki duvarların çoğunluklu kısmı bembeyazdı ve bazı kısımların üzeri Kaan Tangöze posterleri ile doluydu. Yatak örtüsünden perdesine kadar bembeyazdı. Bu renge olan hayranlığı ise, çocukluğundan geliyordu.

Yeşil gözlerini yaptığı hafif makyaj ile öne çıkarmış, beyaz teni seçtiği kıyafetler ile daha çok parlamış, sırtının altına gelen kızıl saçlarını tepeden toplamış, bebek saçlarının çıkmasını umursamadan gitar kursuna gitmek için hazırlanmıştı. Aynada kendini gördüğünde hafifçe tebessüm etti. Açık penceresinden dışarı bakmak için camın önüne ilerledi. Sıcak havanın yüzüne vurmasıyla belli belirsiz kaşlarını çattı. Aylardan mayıstı ve yazın gelmesine bir ay kadar kısa bir zaman kalmıştı; okulun bitmesine de. Yani havalar oldukça ısınmıştı.

Odasından çıkıp aşağı indiğinde anne ve babasını koltukta gördü. Eskiye nazaran şu an iyi anlaşabilen anne babası mutlu görünüyordu. Annesi babasının dizlerine uzanmış, babası annesinin saçlarını okşuyordu. Televizyonda düzenli olarak izledikleri dizi açıktı. Rahatsız etmek istemese de çıktığını haber vermesi gerektiğini düşünerek konuşmaya başladı:

''Anne! Baba!'' dedi coşkulu bir sesle.

''Kızım gel dizimiz başladı.'' derken eşinin kucağındaki pozisyonunu korumuştu annesi.

Annesi Secem Hanım kırklarında olmasına değin oldukça genç gösteren, sıcakkanlı ve bir o kadar da şefkatli bir kadın. Otuz beşli yaşlarına kadar çalışmış fakat yaşının ilerlemesinden dolayı bırakarak sadece evi ve ailesiyle ilgilenen bir ev hanımına dönüşmüş. Aynı zamanda ailesi konusunda fazla hassas bir kadın. Yeşil göz ve doğuştan, dünyada çok nadir bulunan kızıl saça sahip oluşu kızına verdiği en güzel şeylerdendi. Zelal onların gün ışığıydı.

''Çıkmam gerek anne, Melis ile buluşacağız.'' Cümlesini bitirdiği an babası söze atladı:
''Melis kızıma söyle ailecek akşam yemeğine bekliyoruz.''

Babası Kaan Bey eşinden birkaç yaş büyük, sevgisini eşi kadar belli etmese de kızını çok seven, beyazlamış sakalları ile dahi çekici görünen, kendi şirketinde çalışan varlıklı bir adamdı. Sahibi olduğu şirketin aynı zamanda CEO'su.

''Tamam baba söylerim.''
''Geç kalma gün ışığım.''

''Geç kalmam.'' Kapıdan onlara öpücük atarak önüne döndü. Sağ yanında duran uzun, ahşap bir ayakkabılıktan sandaletlerini alıp giydikten sonra dışarı çıktı.

Kolundaki açık mavi, kare tipli saatine bakarken yelkovan on ikiyi akrep ise dördü gösteriyordu. Hızlı adımlarla durağa ilerlerken gitar kursunu çok nadir ektiğini ve bunu ailesine söylemesinin hiç bir şey değiştirmeyeceğini düşünüyordu. Çünkü şu an Melis ile değil, o günün tamamını kendisine ayırdığı için ektiği dersini almak üzere kursa gidiyordu. Öğretmenine ise bir bahane uydurarak, bugüne ders görmesi gerektiğine ikna etmişti. Kaldı ki ikna etmesine gerek yoktu çünkü öğretmeni öğrencilerine karşı son derece samimi olduğundan sorun etmezdi. Aynı hızda durağa yaklaşırken sonraya bırakmamak ve de unutabileceğinden arka cebinden telefonunu çıkarıp Melis'e haber vermek amacıyla mesaj kutusunu açtı. Sık görüşülenler de ilk sırada Melis vardı.

ÇERÇEVEYE ASILAN RUHLAR (+18)Where stories live. Discover now