XXXVI- "Deniz Gözlü Sarışın"

327 127 2.8K
                                    

36. BÖLÜM
‘’Deniz Gözlü Sarışın’’

Satır kıvrımlarının arasında sıkışmış bir ruh: vesaire özgürlük.

Işıklar söner,
Perde kapanır,
Sahne boşalır.
Ama o, acıtır.
Beni sen acıt, Zelal.

‘’Kamera kayıtlarına bakabilir miyiz, lütfen?’’ Geldiklerinde orada olan kadın değil; yerinde başka biri vardı. Çatılı kaşları ile soluk soluğa kalmış Atlas’a baktı; ardından boğazını temizleyerek dudaklarını ıslattı.

‘’Anlamadım, beyefendi.’’ Atlas nefes alıp verişini düzene sokmaya çalışarak yutkundu.

‘’20 Ağustos 2021. Kamera kaydına bakmama izin verin, o gün buradaydım.’’ Kadın tereddüt içinde başını salladı ve elini yan tarafında bulunan telefona uzattı. Numara çevirdiğinde saniyeler içinde konuşmaya başladı:

‘’Levent Bey, merhaba. Bir beyefendi kamera kaydına bakmak için izin istiyor.’’

‘’Tamam beyefendi.’’ Telefonu yerine bırakıp bakışlarını çıkardı.

‘’Benimle gelin.’’ Atlas masanın etrafından dolaşarak genç kadının peşinden ilerledi.

Kahverengi kapıdan çıkarak önündeki numaralara bastı ve şifreyi girerek özel kapıyı açtı. Uzun bir koridora girdikten sonra geniş bir odaya geldiler. Danışman kadın büyük ekranlı masaüstü bilgisayara ilerleyerek bir klasöre tıkladı. Dosya hızla açılmıştı. Üzerinde yazan tarihleri okuyarak aşağıya indi. Klasörün sonuna geldiğinde dudağını bükerek çaresiz bir şekilde Atlas’a döndü.

‘’Beyefendi, ayın 16’sından sonraki kayıtlar klasöre geçilmemiş. Üzgünüm, kamera kayıtları yok.’’ Atlas bakışlarını cama çevirdi ve hazmetmek istercesine yutkundu. Adem elmasının oynayışı oldukça belirgindi. Çenesindeki kaslar belirdiğinde sesli bir nefes verdi.

‘’Nasıl kamera kaydı yok?!’’ Sesi geniş tavanda yankılandığında sesini biraz daha kıstı ve sakin olmaya çalıştı. ‘’İyi baktığınıza emin misiniz siz?’’

‘’Evet, yani... aslında çoktan geçilmesi lazımdı ama, ortada yok.’’

Atlas kaşlarını çatarak odaya geçen koridordan fırladı. Büyük adımlarla klinikten çıktı ve yoldan geçen taksiyi çevirdi.

Aklında tek bir şey vardı genç adamın. Sadece tek bir şey. Kamera kayıtları silinmişti.

‘’Atlas! Sen çok güzel kokuyorsun. Ama ne olduğunu bilmiyorum.’’
‘’Ben biliyorum.’’
‘’Neymiş?’’
‘’Krizantem.’’
‘’O da ne?’’
‘’Çiçekmiş. Bilmem. Annem dedi.’’
‘’Hiç öyle bir çiçek duymadım ben. Benim bildiğim tek bir çiçek var.’’
‘’Neymiş?’’
‘’Sen.’’
‘’Şey, Zelal.’’
‘’Sen utanıyor musun?’’
‘’Sen beni utandırdın.’’

                                            Atlas’ın Anlatımıyla

Doktorun kapısına vurduğumda içeriden çağırdığını duydum. Kulpu çevirerek başımla onay verdim ve kapatarak önündeki koltuğa geçtim. Kalbime çöken ağrı ile sandalyeye o kadar sert oturdum ki nefesim kesildi.

ÇERÇEVEYE ASILAN RUHLAR (+18)Where stories live. Discover now