XXVIII- "Bulut"

433 293 307
                                    

28. BÖLÜM
‘’Bulut’'

Gün ışığı doğarken yalnızlığımın sabahına, seni sayıklıyorum kabus dolu geceden kalanlarla. ‘’A,’’ diyorken kesiliyor nefeslerim; yetişemiyor soluğum adına. Penceremin kenarında oturan kuşa gülüyor gözlerim. Yüzümü yıkıyorken senin ektiğin çiçekler büyüyor dudaklarımın kenarlarında. Elinin değdiği her hücrem nefes almaya başlıyor; yaşadığını anlıyorlar. Sen dokundukça oynaşıyor saç tellerim. Göğsümde kafeslenen o kuş; havalanıp özgürlüğüne uçuyor. Ama şimdi de çok boş kaldı göğüs kafesim. Meğer kendime adadığım her şey ne kadar da onun eseriymiş. Evet, bunlar benim parmaklarımdı. Benim ellerim, kollarım, gözlerim, saçlarım. Ama o dokunduğunda anlam kazanmıştı. Sonra gitti.

Çiçeklerimin hepsi soldu.

Sanrılarım doğru değildi; lakin aksini iddia edecek bir kudret taşımıyordum damarlarımda.

Ben, ölüyordum.

                                                         İki Gün Sonra

‘’Buhar oldu Zelal’im. Annen buhar olup bulutlara karıştı. Bak gökyüzüne; sana gülümsüyor görüyor musun? El salla hadi.’’

Olay anında bu dünyadan gitmişti Secem annem. Morg, cenaze, babasının itiraf edişi, Serkan’ın İzmir’e geri dönmesi, Zelal’in suskunluğu hala devam ediyordu. Tek gözyaşı dökmemişti ama biliyordum ki içi kan ağlıyordu. İçi ölüyordu ve kimseye tek kelime edemiyordu.

Zelal gözlerimin önünde eriyordu.

Zelal ruhunu soluk vererek gökyüzüne üflüyordu. Bulutlara karışsın; annesinin elini tutsun diye.

‘’Öldü.’’ Demişlerdi. ‘’Secem Merden öldü. Bu yüzden ambulans onu hastaneye götürmüyor.’’ Onun yanında dimdik durmuştum ama ardımı döner dönmez bağıra bağıra ağlamıştım. O nasıl böylesine güçlüydü. Zelal, demek istedim. Zelal sen hayatımda gördüğüm en güçlü kadınsın.

Kaan Merden bugün çıktığı mahkemece tutuklanacaktı. Kaçmamıştı; aksine suçunu itiraf etmişti. Anlamıyordum. Gerçekten anlamıyordum. Bir can almak nasıl bu kadar kolay olabilirdi? İnsan neden kendinden güçsüz bir insana karşı canavarlaşırdı? Kadınlar neden bu ülkede değer görmüyor; aksine öldürülüyordu? Açık, kapalı, din, dil, ırk farketmeksizin katledilen kadınlar size ne yapıyor? Öldürüyorlar. Açık giyinmişti namuslu olsun diyorlar. Öldürüyorlar. Kapalıydı, güzelliğini görmek istedim diyorlar. Eski sevgilimdi, eski eşimdi hazmedemedim, kıskandım diyorlar. O saatte orada ne işi varmış diyorlar. Kız başına ne yapıyormuş diyorlar. Diyorlar diyorlar diyorlar. Siz gece dışarı çıktığınızda bıçaklanmıyorsunuz demek istiyorum. Sevgilinizden ayrıldığınızda öldürülmüyorsunuz. Şort giydiğiniz için eşek gibi bakmıyorlar size. Yanınızda çakı taşımak zorunda değilsiniz ya da taciz edilmiyorsunuz. Bakışlarla sizi rahat eden tek bir kadın yok. Size verilen bu özgürlüğü neden kadınlara çok görüyorsunuz. Neden onlar da insan gibi yaşayamıyor; her hareketine bir kılıf uyduruyorsunuz. Mavi kimliğiniz, özel organınız var diye kendinizi erkek sanıyorsunuz ya; kalıbınıza tüküreyim.

Boynu büküktü; yüzü çökük ve de bembeyazdı. Gözleri ölü bir balık gibi bakıyordu. Sürekli kusuyor; hiçbir şey yemiyordu. Ateşi gece boyu düşmüyor; vücudu alevler içinde yanıyordu. Zelal iyi değildi. Zelal çok kötüydü. Ben ve Melis hep yanındaydık ancak kafasını yerden kaldırmıyordu bile.

ÇERÇEVEYE ASILAN RUHLAR (+18)Where stories live. Discover now