XII- "Mavi Tepe"

820 519 470
                                    

12. BÖLÜM
‘’Mavi Tepe’’

‘’Yapboz yapmama eşlik eder misin Atlas?’’
‘’Olur.’’

Karalama yaptığım defterin sayfaları oldukça yıpranmış; yazı yazmıyor da hırpalıyormuşum gibi duruyordu. Öylesine bastırıyordum ki kalemi, ucu her seferinde kopup olduğu yere külünü bırakıyordu. Üflediğimde ortalığa dağılan kir göz zevkimi bozuyordu. Sevdiğimiz her şeyin bir kusuru yok muydu zaten? Güzel kılan bizim kusurlarını da sevmemiz idi. Okulun son zamanları olduğundan ders çalışmayı bırakmış, biraz olsun kafa dinlemeye çalışıyordum. Masamın yanındaki gitar çantasının ucundan tutup kendime doğru çekmeye çalıştım. Üşengeçliğim git gide arttığından oturduğum yerden her işimi yapmaya çalışıyorum. Gitarımın tellerine parmak uçlarımı dokundurur dokundurmaz belli belirsiz bir ses çıktı. Pena kullanmayı sevmiyor, elimle çalmaktan keyif alıyordum. Çalmaya başladığım şarkı Teoman’dan Çoban Yıldızı idi. Her şey rastgele gerçekleşti ve gitarıma eşlik etmeye başladım.

‘’Yüzme bilmeden daha, deniz görmeden
Hiç güneşte yanmadan
Şimdi ölmek istemem bir kalbi sarmadan
Aşkı tatmadan daha, onla sarhoş olmadan
Hiç sevişmeden daha
Şimdi ölmek istemem, daha hiç gülmeden’’ Nakarata geldiğimde kapı sesi ile kafamı kaldırdım ve çalmayı kestim. Melis. Yerimden fırlayıp sarılmak adına yanına koştum. Ve uyandım... Hala Melis diye sayıklıyordum ve kendimi berbat hissediyorum. Bu kabusların ardı arkası kesilmeyecek gibiydi. Ne olurdu gerçek olsaydı? Sonraysa dün attığı mesaj geldi aklıma. Melis beni nasıl bıraktı, nasıl?! Başım ağrıdan çatlıyordu ve karnıma ağrılar girmeye başladı. Duvardaki yuvarlak saatime baktığımda sabahın yedisi idi. Telefonumu alıp bildirimlerimi açtım; Atlastan birçok mesaj vardı.

‘’Özür dilerim sevgilim. Fazla çıkıştım, çok özür dilerim.’’ (19.56)
‘’Zelal, bu saatte uyuyor olamazsın. Mesajıma bakar mısın?’’ (20.04)
‘’Bir daha böyle bir şey olmayacak, seni kırdığımı biliyorum çünkü aptalın tekiyim!’’ (20.45)
‘’Seni seviyorum Zelal Merden.’’ (22.09)
‘’İyi geceler sevgilim. Gökyüzüne bakmayı unutma, yıldızımız orada ve her gece bizi izliyor.’’ (00.00)

  
Dün telefonun kapanması üzerine, Yenal’a öyle davrandığımdan, bana sinirlenmişti Atlas. Ses tonu yükseldiğinden ileri gitmemek adına çıkıp eve geldim; direkt kendimi odaya kapatmıştım. Telefonumu sessize alıp kendimle ilgilenmiştim. Sindirmem gereken bir mesaj vardı ortada... Bilinçaltıma o kadar yerleşti ki, tüm bu olanları daha fazla kaldıramıyor; her gece kabus görmeye devam ediyorum. Atlas’a cevap vermeye karar verdim. Tırnaklarımın ekrana her vuruşunda çıkan pıt pıt sesleri motive olmamı sağlıyordu.

‘’Günaydın. İkimizde sinirliydik, bunda bir sorun yok. Ancak duygularına zincir vurmayı öğrenip abartıya kaçma. Yoksa ben kaçarım. :’)’’ Gönderdiğim an yanıt aldım.

‘’Günaydın sevgilim, bu konuyu bir daha tekrarlamamak adına kapatıyorum. Sen neden bu kadar erkencisin? Okul da yok.’’

‘’Olanlar sarpa sardıkça psikolojim yıprandı Atlas. Her gün kabus görmeye başladım. Gece veya gündüz olması önemli değil. Her uyuduğum zaman diliminde görüyorum ve bu beni yormaya başladı. Sen neden uyanıksın?’’ Yatağıma gerisin geri yerleşip mesajlaşmaya devam ettim.

‘’Benim yüzümden Zelal. Hayatına girdiğimden beri başına gelmeyen kalmadı. Tansiyon düşmesi, asansör vakamız, kolye, o gece çıplak ayak ile eve dönüşün, Melis ve Yenal, kardeşliğiniz... Bunlar ben hayatında değilken yolundaydı. Tam bir uğursuzum! Erken kalktım çünkü uyku tutmadı.’’ Kendisini suçlamasına izin veremezdim. Hiçbir şey onun yüzünden değildi.

ÇERÇEVEYE ASILAN RUHLAR (+18)Where stories live. Discover now