4. GRAFFİTİ

107K 4.5K 748
                                    

Düzenlendi ✔️ iyi okumalarr

Gözlerimi açtım ve nerede olduğumu anlamaya çalıştım.

Doğru ya, en son astımım tutmuştu ve birisi beni odama taşımıştı. Yataktan kalktım, bugün Taner abimle maça gidecektik. Banyoya girdim ve rutin işlerimi halledip çıktım. Dolabımın karşısına geçtim ve sevdiğim bir kombini giyip saçlarımı düzleştirdim. 

Odamdan çıkıp asansöre doğru yürüdüm. Düğmeye bastım ve beklemeye başladım.  Kapı açıldığında karşımda sarı katil Polatı gördüm. Onu umursamadan içeri girdim. Kapı kapandı. Bunun yanında çok gergin hissediyorum aq her an öldürecekmiş gibi.

Ona bakmamaya çalışıyordum, onun bakışları ise bendeydi. Asansör durdu, kapı açılınca hızlıca çıkıp yemek odasına girdim. Yine bakışlar bendeydi. Hepsi masaya oturmuştu. Efe bana gülümsüyordu. bende karşılık verip yanına oturdum.

Serdar ve Hande'ye bakarak, "günaydın." Dedim. Hande kocaman gülümsedi. Serdar ondan önce davranıp, "Günaydın. Kendini nasıl hissediyorsun? Efe dün yaptığınız şeyleri anlattı. Neden bile isteye yarış yapmak istedin Asya?" Dedi. Sana ne moruk ben sana beni neden yaptığını soruyor muyum?

"Sadece istedim ve yaptım. İlacımın yanımda olduğunu sanmıştım yani o yüzden rahattım. Dün akşam verdiğim rahatsızlık için kusura bakmayın." Duraksadım ve benden önce doğan adamlara baktım. "Siz bakabilirsiniz."

"Böyle bir şeyi aklına bile getirme Asya, dün hepimizi çok korkuttun. Hastalığın ne zamandan beri var?" Diye sordu Hande yumuşak ve sıcak bir sesle. "Doğduğumdan beri var işte." Diyerek geçiştirdim. Şu konu bir an önce kapanmalıydı çünkü sıkılmıştım.

"Bir daha böyle saçma sapan şeyler yapma. İlacına güvensen bile senin için çok tehlikeli. Zaten dün ilacında yanında değildi." Diyen Meriç'e baktım. Tam konuşacaktım ki beni susturdu. "Bunu bir doktor olarak söylüyorum." Dedi. Sözlerimi yutup Serdar'ın "afiyet olsun." Demesiyle kahvaltıma başladım.

Kahvaltı sessiz geçmişti, bugün cumartesi olduğu için hepsi evdeydi. 
Ve şimdi salonda oturuyorduk. Serdar, "Asya." Dediğinde ona baktım. Ceketinin iç cebinden çıkardığı iki kartı da öne doğru uzanıp kısa, üstünde süs eşyalarının olduğu masanın üstüne bıraktı.

"Bunlar senin. Kimlik ve kredi kartı." Ayağa kalkıp ikisinide aldım ve geri oturup incelemeye başladım. Kimlikte Asya Zadeoğlu yazıyordu. Vay anasını,  bu soyadı adımın yanına cidden yakışmıştı. Daha sonra kredi kartına baktım. Serdar Zadeoğlu'na aitti.

"Bu arada biliyorsun ki okullar yakında tekrardan açılacak. Seni de Efe'nin gittiği okula nakil aldırdım. Umarım sorun olmaz." Dedi. HasbinAllah... Bu adam niye hiç bana  sormuyordu? Hayır yani belki gitmeyeceğim...

"Keşke bunu yaparken bana da sorsaydınız Serdar bey ama değil mi yani? Neyse bana fark etmez. Hem zaten yeni bir hayata geçiş yapmışken yeni bir okula da geçiş yapmamam biraz tuhaf olurdu." Serdar bu dediğime hafifçe güldü. Trajikomik bir durumdu.

Bu sırada biyolojik abilerimin bakışları bendeydi.

Oğlum bir salın ya, lütfen.

Efe'ye baktım salak telefonuna bakıp sırıtıyordu.

Aniden Beşiktaş marşının sesi, yani telefonumun zil sesi odayı doldurdu.
Telefonumu elime aldım, Salak Gökhan arıyordu. Şeytan diyor aç ve güzelce doğduğu hastaneye kadar söv diyordu ama şu an sırası değildi. Reddettim ve her zamanki gibi sessize aldım.

Canım sıkıldığı için sessizce ofladım. Ardından telefonumu alıp Efe'ye mesaj attım.

Efe, benim canım çok sıkıldı dışarı çıkalım mı?

BİYOLOJİK AİLEM ✔️ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin