SÜRPRİZ

26.2K 733 695
                                    

Telefonu kapatınca yüzümü buruşturdum. "Ne yapacağım ben şimdi? Nasıl buluşacağım?"

Doğu omuz silkti. "Buluşma sen de."

"Saçmalama," dedim gözlerimi bayarak. "Bana yardım eder misin?"

"Neden geldiğini biliyor musun?"

"Beni görmek için işte, başka neden gelsin ki?"

"İnsanları iyi analiz edemiyorsun. Sana güvenmiyor, o yüzden geliyor."

"Bana yardım edecek misin etmeyecek misin?"

"Edeceğim, böylece onun gerçek yüzünü sana gösterebilirim." 

Eve girdiğimizde Doğu doğrudan lafa girdi. "Talya'ya biraz dışarıyı göstereceğim, siz programı kurun. Birkaç saate döneriz."

"Tamam oğlum."

Yukarı çıkıp çantamı aldım ve converselerimi giyindim. Yeniden aşağı indiğimde Doğu arabasının anahtarını almış beni bekliyordu. O da benim gibi sadece ayakkabı giyinmişti, üzerini değiştirmemişti ama saçlarını taramıştı ve parfüm sıkmıştı. Oldukça güzel kokuyordu.

Arabaya bindik ve anahtarı kontağa takıp arabayı çalıştırdı. Çok hızlı kullanıyordu. Genelde mi böyleydi şuan mı emin olamıyordum ama öğrenmeme az kalmıştı.

"Neden ona karşı bu kadar ön yargılısın?"

"İnsanları iyi anlarım, yalnızca gözlerinin içine bakmam yeterli. Ne zamandır sevgilisiniz?"

"Bir senedir."

"Bir sene boyunca gerçek yüzünü göremediysen sen iyi analiz edemiyorsun demektir."

"Saçmalıyorsun Doğu."

Omuz silkti ve bir sigara daha yaktı. "Sen bilirsin."

Hava alanına vardığımızda arabadan indim ve Cem'i görünce boynuna atladım. Onu bir günde bile o kadar çok özlemiştim ki anlatamam. Kokusunu içime çektim ve yanaklarından öptüm.

"Seni özledim," dedi sırıtarak. Sonra gözleri Doğu'yu buldu ve bana sarılmayı bıraktı. "Merhaba," dedi elini uzatarak.

"Merhaba." Doğu elini oldukça kısa bir süre sıktı ve geri çekti. 

"Üvey abisi olmalısın."

"Öyle de denebilir." 

"Öyle de denebilir derken?" Cem kaşlarını çatarak bana baktığında konuyu dağıtmak için araya girdim. "Doğu, biz taksiyle bir yerlere gideriz. Sen biraz oyalanabilir misin?"

"Yoo, sizinle gelebilirim. Yapacak başka bir işim yok." Suratındaki sinsi gülüş beni sinir etse bile bir şey söylemedim. Yeniden arabaya yöneldiğinde Cem'in elinden tutarak zorla arabaya çektim. Arkaya oturduk ve sohbet etmeye başladık. Doğu her kelimemizi dikkatle dinliyordu. 

Bir kafeye geçtik ve içecek sipariş ettik. Ben naneli limonata, Cem çay ve Doğu sade Türk kahvesi istedi. "İstanbul nasıl?" dedim dudak bükerek. 

Geriye yaslandı ve Doğu'nun gözlerine bakarak kolunu omzuma attı. Doğu buna yalnızca gülmüştü. "Sensiz hiç güzel değil."

"Görüntülü aramak istediğimde açmadığında bir şeyler olduğunu anlamıştım. Üstelik arkadan sesler geliyordu. Çok sinsisin," dedim gülerek.

Cem'de sırıttı ve yanağıma küçük bir öpücük kondurdu. 

"Ufak bir telefon görüşmem var," dedi Doğu ve masadan kalkıp kapının önüne çıktı.

ÜVEY ABİMİN TAKINTISIWhere stories live. Discover now