KRİZ

5.6K 265 61
                                    

Delirmek üzereydim. Yataktan fırladım, o da benimle beraber kalktı. "Sen kafayı mı yedin Onat? Benden ihaleyi istediğin için  burada tutuluyorum, amacından sapıyorsun."

"Artık mesele bu değil Talya, gözlerinde o ışığı görüyorum. Seni artık farklı görüyorum." 

"İhaleyi vereceğim, bırak beni. Al ne istiyorsan o senin olsun."

"İhale umurumda bile değil."

Gözüm karardı, elime ne geçtiyse fırlattım. Onat sadece durup sinirimin geçmesini bekledi. Artık yıkılıp dökülecek bir şey kalmadığında nefes nefese onu yumrukladım. "İhale senin olsun diyorum, bırak beni."

Yumruklarımı tuttu ve belinin etrafına sardı. "Beni anlayacaksın," dedi. Çırpınmama rağmen bırakmadı. "Ne hissediyorsam sen de hissedeceksin."

Olduğum yere yığıldım, yüzümü halıya gömdüm. Titriyordum, sinirim hat safhadaydı. Tırnaklarımı boynuma geçiriyordum.

"Sakinleşince konuşalım," dedi ve çıktı. 

Kafamı kaldırdım, tırnaklarımın arası kan olmuştu. "Aptal, aptal," dedim kendime. "Neden vermedin ihaleyi? Neden vermedin?" Kafamı yumrukladım. "Neden vermedin ihaleyi? Nasıl kurtulacaksın şimdi?" Kendime gelemiyordum. Beynim bulanmıştı, olduğum yere yığıldım ve uzun süre kalkamadım. Öylece kaldım, hiçbir şey düşünemeden. Beni bulabilecek miydi Doğu? Nerede olduğumu ben bile bilmiyordum, o öğrenebilecek miydi?

BİR AY SONRA

Mide bulantımla yataktan fırladım. Banyoya koşup midemle geceden kalan tüm sıvıyı çıkarttım. Kusabildiğim kadar kustum. Midemi üşütmüştüm. Yine de umursamadım ve bir sigara yakıp yatakta öylece yattım. 

Çok geçmeden bir kadın içeri girdi. "Kahvaltı hazır Talya hanım, eşiniz sizi bekliyor."

"Eşim değil!" diye bağırdım. "O benim kocam değil!"

"Öyle söylememiz emrediliyor. Üzgünüm."

Sigaramı fırlattım ve üzerimi değiştirdim. Bulabildiğim en çirkin eşofman takımını giyinip aşağı indim. Onat masadaydı, beni görünce kalktı, sarılacaktı ama yüzümü görünce duraksadı. "Rengin atmış, ne oldu?"

"Söyle şu kadınlara, bize eş muamelesi yapmasın yeter."

"Eş olmamız için imza atmamıza gerek yok, sen benim eşimsin."

"Değilim." Masaya oturdum ve tabağımı doldurdum. Yemek yememenin cezası vardı, yemek zorundaydım yoksa ona katlanmak zorunda kalıyordum. Bütün gün dibimden ayrılmıyordu. Bu şekilde en azından biraz yalnız kalabiliyordum. 

Artık kapılar kilitlenmiyordu, her yer koruma doluydu. Kılımı bile kıpırdatsam korumalar beni göz korumasına alıyordu. En azından bahçeye çıkabiliyordum, bir koruma eşliğinde tabi...

Kahvaltımı ettim, yine midem bulanıyordu. Kusmamak için hava almam lazımdı, bahçeye çıktım. Hamağa uzandım ve sigaramı yaktım, hiçbir şey düşünmeden içtim. Yalnızca gökyüzünü izliyordum. Tabi hemen arkamda iki güvenlik duruyordu, biliyordum. Bunu hep yaparlardı.

Adetim gecikmişti, bu yüzden karnım şişmişti. "Ahmet," dedim güvenliklerden birine seslenerek. "Buyur hanımım," dedi yanıma gelerek. 

"Beni eczaneye götürür müsün?"

"Onat beyle görüşmem gerek hanımım."

"Görüş ve bana haber ver, özel bir şey almam gerektiğini de ekle."

"Peki hanımım."

İçeri gitti ama diğer güvenlik hala başımdaydı. Çok geçmeden Onat ile beraber döndüler. Onat yanıma oturdu ve saçlarımı okşadı. "Ne oldu bebeğim? Neyin var?"

ÜVEY ABİMİN TAKINTISIWhere stories live. Discover now