KAÇIRILMA

12.7K 398 172
                                    

Gözlerimi açtığımda bir arabanın arkasında yatıyordum, ellerim önden bağlıydı. Oldukça sersemlemiştim, kafamı bile zor kaldırıyordum. Görüşümün netleşmesi için gözlerimi kırpıştırdım. Cenk arabayı kullanıyordu. Uyandığımı fark etmemişti. Kaçırılıyordum, bunu anlamamla panikledim. Nefeslerim daralıyordu.

Aklıma telefonum geldi, sabahlığımın cebi olmadığı için sütyenime sıkıştırmıştım ve Cenk anlamamıştı. Hala orada olduğunu hissediyordum. Ona çaktırmadan telefonu elime aldım ve hemen sessize çevirdim. Doğu'ya mesaj atacaktım. 

Parmaklarımı zor kullanıyordum, ellerimi çok sıkı bağlamıştı, yine de aceleyle mesajlar kısmına gelebildim, Doğu'yu buldum ve mesaj yazmaya başladım.

"Cenk beni kaçırdı, arabasındayım. Yardım e_"

Telefonun hızla elimden alınmasıyla kafamı kaldırdım. "Olmaz," dedi Cenk. "Mesaj yasak." Camı açtı ve telefonumu fırlattı. 

Kalktım ve oturdum. "Ne yapıyorsun sen Cenk? Bu yaptığının suç olduğunu biliyor musun? Hapse atılırsın. Beni hemen geri götürürsen bundan kimseye bahsetmem, söz veriyorum," diye yalan söyledim."

"Birincisi seni geri götürmeyeceğim. İkincisi hapse girmeyeceğim çünkü beni yeterince tanıdığında razı olacaksın ve benimle kalmak isteyeceksin."

"Seninle kalmak istemiyorum Cenk, sen hastasın. Sağlıklı düşünemiyorsun, kendini role fazla kaptırmışsın."

"Seni uzun süredir takip ediyordum Talya, sen bilmiyorsun ama internette Nil her ikinizin fotoğrafını paylaştığında seninle tanışmak için deliye dönüyordum. Neyse ki şans yüzüme güldü ve ben çaba göstermeden Nil bunu teklif etti. Söyle bana, bu kader değil de ne? Sence biz birbirimizin kaderi değilsek nasıl bir araya geldik?"

Ağlamaya başladım. Ben ağladıkça o da iyice üzülüyordu. "Lütfen ağlama bebeğim, söz veriyorum çok mutlu olacağız."

"Eve götür beni Cenk, lütfen."

"Evimize gidiyoruz zaten, bak geldik." Bana bir evi işaret etti. Burası o kadar ıssız bir ormandı ki beni nasıl bulacaklardı bilmiyorum. Yalnızca onun gösterdiği ev vardı ve pencereleri parmaklıklarla kapatılmıştı. Buradan nasıl kaçacaktım ben?

Arabadan indi ve arka kapıyı açıp beni kolumdan tuttu. İnmemek için tepiniyordum ama o zorluyordu. Ben diğer kapıya doğru gidince sinirle arabaya girdi ve beni belimden tutup sırtına attı. Eve doğru giderken beni bırakması için sırtını yumrukluyordum. Bu yaptığım onu sadece güldürüyordu. 

Beni eve soktu ve kapıyı arkamızdan kilitledi. Kaçacak delik arayarak tüm odalara daldım, o da sakince beni kapıda bekliyordu. Hiçbir yer bulamayınca pes ederek nefes nefese karşısına dikildim. "Buradan kaçamazsın, boşuna yorulma prenses," dedi ve salona geçti. Arkasından gittim ve koltuğa oturdu. "Şimdi," dedi parmaklarını birbirine geçirerek. "Kural 1- buradan kaçmaya çalışmayacaksın. Kural 2- ne diyorsam onu yapacaksın. Kural 3- İstemediğim bir şey yaptığında cezasına katlanırsın."

"Kural 4- buradan kurtulduğumda ve sen hapse girdiğinde sana çamaşır getirecek kimseyi bulamayacaksın," diye ekledim. 

Güldü. "İnan bana, beni tanıdıktan sonra gitmek istemeyeceksin Talya."

"Seni zaten tanıyorum, gözlerine baktığımda kim olduğunu görüyorum Cenk, sen hastasın."

"Evet ama sadece sana hastayım."

"Sen bir yetişkinsin ve bir çocuğu kaçırdın."

"On sekiz yaşındasın Talya, artık çocuk değilsin." Kalktı ve yanıma geldi, ellerimi çözdü. Bileklerimin acımasına aldırmadan ona bir yumruk attım. Sarsılmadı bile, yalnızca çenesini ovaladı. 

ÜVEY ABİMİN TAKINTISIWhere stories live. Discover now