YENİ BAŞLANGIÇLAR

10.2K 323 147
                                    

İKİ SENE SONRA

Evet, büyüdüm. Artık 20 yaşındayım, daha olgunum. Liseyi bir sene uzatmalı bitirdik. Aynı üniversiteyi kazandık, yeniden İstanbul'a dönüyoruz. Anılarımı bırakıp gittiğim şehre dönüyoruz. Atlaslar bizden bir sene önce başladılar üniversiteye, yine de aynı fakültedeyiz. Tabi ki yanımıza yavrumuz sineğimizi de alıyoruz. Benim tatlı prensesim iki yaşına girdi. Yavruları bile oldu ama onları sahiplendirdik. 

Orada zaten babam evlenmeden önce kaldığımız bir ev vardı, bizimdi. Orası okula yakın olduğu için orada kalacaktık. 

"Bavulumu kapatamıyorum," diye sızlandım Doğu'ya. "Yardım et."

Doğu kahkaha atarak içeri girdi. "Kızım kaç kere diycem bu kadar doldurma şu bavulu ya. Orada zaten alışveriş yapacaksın, ne diye her şeyini alıyorsun."

Dizleriyle bavula bastırdı ve fermuarı kapattı. Dudaklarını uzattı. "Ödülümü alayım."

Seve seve uzandım ve dudaklarına kocaman bir öpücük kondurdum. "Teşekkürler."

"Ben de teşekkür ederim ama hadi artık gidelim." Bavulları Antonio yardımıyla aşağı taşıdılar ve arabaya yerleştirdiler. ikimizde işletme okuyacaktık, şirketimizi devam ettirebilmemiz gerekiyordu. Şimdilik vekaleti güvendiğimiz birine vermiştik ama mezun olunca ele alacaktık. 

Arabaya yerleştik ve uzun yolculuğumuz başladı. Yol çok güzeldi, sohbet ettik, yemek yedik, müzik dinledik ve ben birazcık uyudum. Sadece birazcık...

Sineği de arabada serbest bıraktık, istediği gibi gezdi. Genelde kucağımda uyudu ama neyse... Yemeğini verip tuvaleti için dışarı çıkarttık. Nihayet vardığımızda ayaklarım resmen uyuşmuştu. İner inmez bir sigara yakıp turlamaya başladık. Sineğin de tasmasının ucunu bileğime taktım, o da etrafı keşfetmeye koyuldu.

Doğu anahtarı benden aldı ve bavulları içeri taşıdı. Nasıl özlemiştim bu evi... İçeri girdiğimde ilk işim her yeri gezmekti. Gelmeden önce bir mimar tutup evin içini değiştirtmiştim. Babamın anıları bu evde her yerdeydi, acısını yeni dindirmişken bu eve gelip yenileyemezdim. Eski hiçbir şeyi bıraktırmadım. 

Doğu ve benim odam yan yanaydı. Açıkçası her şey güzel ve sadeydi. Özellikle sade olmasını istemiştim. Bol bol ders çalışmamız gerektiği için birer büyük masa da konulmuştu ve üzerindeki kalemlikte sürüyle kalem vardı. 

Sineğin eşyalarını yerlerine yerleştirdim, hemen yemek yedi ve yatağıma uzanıp göbeğini serdi. 

"Beğendin mi?" dedi arkamdan bana sarılan Doğu. 

"Evet, işinin hakkını vermiş. Her kuruşu hak ediyor."

"Güzel, ben de beğendim. Karnın acıktı mı?"

"Acayip acıktı."

"Hamburger söyleyelim."

"Ben gidip alırım, biraz buraları keşfetmiş olurum."

"Tamam o zaman, ben de sen gelene kadar duşa gireyim."

"Tamam bebeğim." Arabanın anahtarını aldım ve dışarı çıktım. Konuma en yakın hamburgerciyi yazdım.

Steakhouse olması beni daha çok heyecanlandırmıştı. Tam gireceğim sırada birinin bana çarpmasıyla savruldum. Düşecektim ki kendimi son anda topladım. Çarpana bakmak için döndüğümde kafasına kapüşon geçirmiş bir adam bana kısık sesle pardon dedi ve hızla önüne döndü. Yüzünü görememiştim, kapüşonu her yerini kapatmıştı. 

Hamburgerleri aldım ve eve dönmek için arabama bindim. Yolda giderken aynı kapüşonlu adamı tekrar gördüm. Öylece duruyordu ve yüzü hala görünmüyordu. 

ÜVEY ABİMİN TAKINTISIWhere stories live. Discover now