KAPANA KISILMIŞ

11.5K 373 67
                                    

Cenk içeri, elinde poşetlerle girdi. Direkt yere bıraktı, akşam olmuştu bile. Yanıma gelip kolumdan tuttu ve beni kaldırdı. Sıkıca sarıldı. "Seni birkaç saat görmesem bile çok özlüyorum. Burada yalnız kaldığın için üzgünüm, arandığımız için uzak bir bakkala gitmek zorunda kaldım."

Onu ittim ama beni bırakmadı. "Uzaklaş," dedim sinirle tepinirken. "Bırak artık beni, boğuyorsun."

Geri çekildi ve ofladı. "Hiç çaba sarf etmiyorsun Talya, biraz uğraşsan göreceksin beni sevdiğini."

"Manyak mısın nesin ya? Nerede diş fırçası, diş etlerim sızlıyor fırçalamamaktan." Halbuki bahaneydi, olayı uzatıp iyice kendime yapıştırmamak için kaçacak yer arıyordum. Poşetlerden diş fırçası ve macunu alıp banyoya gittim. Dişlerimi fırçalamaya koyuldum. Arkadaş Doğu'yu kıskandıracağım diye başıma aldığım belalara bak ya. Şaka gibi gerçekten. Her yeri kilitliyor bu manyak, nasıl kurtulacağım bunun elinden?

BİR HAFTA SONRA

Yine kabus bir güne daha uyandım. Ne hoş! Hala buradayım. Yanımda da tabi ki Cenk uyuyor. Her gece onunla uyumam için beni tehdit ediyor. Şeytan diyor al yastığı boğ şunu. Hayır gücüm de yetmez, öküz gibi adam. 

Neyse ki uyanmamıştı. Kalktım ve mutfağa gidip kendime bir tost yaptım, salonda kısık sesle tv izlerken onu yiyordum. Ne yazık ki çok geçmeden Cenk kalktı. "Bebeğim?"

"Bebeğin ölsün inşallah."

"Töbe ya." Arkamdan koltuğa uzanıp yanağımdan öptü. "Sensiz ne yaparım ben bebeğim. Bana bir şey hazırlamadın mı?"

"Zıkkım hazırladım, tezgahta duruyor. Git ye."

Oflayarak mutfağa gitti. Ben de tostumu bitirip peşinden gittim. "Sigaram bitti, sen de var mı?"

"Demek sonunda benden bir şey istedin," dedi gülerek.

"Hep alıyordun, dün almadın."

"Al," dedi birkaç dal uzatıp. "Bugün çıkacağım, sana da alırım."

"Tamam." Bir sigara yakıp pencereyi açtım ve sandalyeyi çekip önüne oturdum. O da yaptığı tostu yemek için karşıma oturdu. "Cenk?"

Bana baktı. Sonunda onunla iletişim kurmama şaşırmıştı. "Efendim aşkım?"

"Bir hafta geçti, beni ne zaman bırakacaksın? Ne zaman pes edeceksin?"

"Pes etmeyeceğim. Baksana, gittikçe iyileşiyoruz. Başta yemek yemiyordun şimdi yiyorsun. Benimle konuşmuyordun şimdi konuşuyorsun. Bir şey istemiyordun şimdi istiyorsun. Bana alışmaya başladın."

"Yemek yemiyordum ama bir hafta geçti, ne yapayım yemeyip öleyim mi? Hoş burada ölmek daha iyi olur ama o kadar cesaretli değilim ne yazık ki. Ayrıca ne yapayım hep ben istemeden sigara alıyordun ama şimdi almıyorsun. Seninle konuşayım diye bilerek yapıyorsun değil mi?"

"Olabilir, sonuçta işe yarıyor." dedi sırıtarak. Sonra o da bir sigara yakıp sandalyesini yanıma çekti. "Her zamanki gibi çok tatlısın," dedi beni süzerek. 

Onun kıyafetlerini giymeyi reddediyordum ama  bana kıyafet almayınca giymek zorunda kalmıştım. Pijamalarım kirden üzerime yapışmıştı, pislikten kaşınıyordum. Pes edip giyinmiştim ama maalesef çok hoşuna gitmişti. Uzandı ve tepineceğimi bildiği için kafamı zorla tutup yanağımdan öptü. 

"Şunu yapmayı kes, sigarayı gözünde söndürürüm yoksa."

"Sana sigara almasam daha iyi."

"Tamam be, sustuk."

"Aferin." 

Burada olmaktan o kadar bunalmıştım ki anlatamam. Çıldırmak üzereydim. Kimseyle iletişim kuramıyordum bile. Birileriyle konuşmayı, sohbet etmeyi özlemiştim. Doğu ne yapıyordu? Ailem ne yapıyordu? Hiçbir şey bilmiyordum. 

ÜVEY ABİMİN TAKINTISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin