Yağardı Yağmur, Gözlerinden [11]

33 7 4
                                    

Bana sonsuz gibi gelen bir süre öylece ağladım

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

Bana sonsuz gibi gelen bir süre öylece ağladım. 

Daha sonra, zihnim biraz daha aydınlanınca doğrulup hıçkırıklar içinde;

"Özür dilerim. Öz-özür dilerim ben-ben size de şey. Ben- çok özür dilerim- Han..fen..di. Ah sizin de üzerinizi kirlettim. Ah koltuk da..." utanç içinde kıvranıyordum.

"Dert ettiğin şeye bakar mısın, hiçbir şey önemli değil. Sen önce bir sakinleşmeye çalış lütfen."

Başımı kaldırıp beni izleyenlere baktım. 2 kız 1 erkek endişeyle bana bakıyorlardı. Ağlamam dinmişti ama hıçkırıklarım devam ediyordu. Bakışlarımı yere sabitlemeye kararlıyken başka bir kız geldi ve;

"Al bunu iç. Rahatlaman lazım" diyerek elime sıcak bir fincan tutuşturdu. Ellerim titriyordu, dökerim korkusuyla içmeye cesaret edemedim.

Fincanı getiren kız; 

"Merak etme o kadar sıcak değil. Papatya çayı. İstersen içmene yardım edeyim" dedi.

Başımı hayır anlamında iki yana salladım ve fincanı güç bela kaldırıp bir yudum aldım. Sıcak çay yavaşça damağımı canlandırdı ve boğazımdan aşağı damla damla indi.

Nahif sesli kadın "Daha iyi misin, hadi anlat bize ne oldu?" dedi.

Bakışlarım tekrar beni izleyenlerle buluştu, herkes mahçup bir tavırla hemen işlerinin başına döndü.

İyi de ben ne anlatacaktım ki şimdi? Nasıl anlatabilirdim? Annemin o iğrenç hali gözümün önünden gitmiyordu. Arkamı dönüp mağazanın camından o kafe görünüyor mu diye baktım. Sadece diğer taraftaki camının bir kısmı görünüyordu.

Çayımdan bir yudum daha aldım ve beynimin ayak üstü 40 yalan üreten tarafına güvenip konuşmaya başladım. Hıçkırıklarım dinmişti ama konuşurken zorlanıyordum.

"Ben. Ah ben bir arkadaşımla buluşmuştum, yemek yedik. Sonra... sonra açık balkonda tartışırken bir anda yağmur yağmaya başladı. İçeri girmek istedim ama o, tartışmanın hararetinden bunu önemsemedi. Bir süre sonra, daha fazla katlanamadım ve oradan çıkıp gittim. Zaten ıslanmıştım, bir de telefonum kapanmış, taksi de çağıramadım. Ana caddede illa ki bulurum diye düşündüm... Tabii o da olmadı."

Bakışlarım yere sabitlenmişti.

"Sana kötü bir şey mi yaptı? Yardım edebilirim lütfen çekinme, böyle durumlarda sessiz kalmak sonradan pişmanlık ve adaletsizlik getirir. Lütfen."

"Hayır, hayır. öyle bir şey olmadı. Sadece ben çok fazla sinirlenmiştim. Tabi bir de öyle sırılsıklam... İnsan içinde olunca çok utandım, zoruma gitti. Bir de beni inanılmaz bir hayal kırıklığına uğrattı" duraksadım ve çayımdan birkaç yudum aldım.

Papatya çayı gerçekten de işe yarıyordu. Düşüncelerim biraz berraklaşmıştı ve vücudum gevşemişti. Aslında bir an önce eve gitmek istiyordum ama kabalık da yapamazdım.

Boğazımı temizleyip devam ettim.

"Zaten o hayal kırıklığı ve sinirle ağlamaya başlamıştım, bir de taksi falan bulamayınca bu saatte ne yapacağım diye endişelenirken tanımadığım bir adam bana yaklaşıp beni arabasına bindirmeye çalıştı. Bir anda çok korktum ve ne kadar utansam da son çare size sığındım."

"Ah canım, aksilikler üst üste gelmiş. Çok iyi yaptın buraya gelerek. Daha iyi hissediyor musun? Aramamı istediğin birileri var mı?"

"Sayenizde çok daha iyiyim. Kusura bakmayın gerçekten, her yeri mahvettim ve sizi de endişelendirdim. Sadece taksi çağırabilirseniz hemen eve gitmek isterim."

"Gözlerine bakınca bile kalbindeki yaraları görebiliyorum. Çok bulutlu, büyük bir hüzün var gözlerinde. Dudakların çok gülmüş ama gözlerin de çok yaşarmış."

Bu sözler kulağıma ilahi bir sesleniş gibi geldi ve içime, çok derinlere dokundu. Gözlerimiz birbirine kenetlenmiş gibiydi. Gözlerimin dolduğunu hissettim. 

Daha sonra  karşımdaki o nahif kadın derin bir iç çekerek;

"Peki seni daha fazla yormayalım. Aley, canım bir taksi çağırabilir misin?" diye seslendi.

Elimin üstündeki elini sıkıca tuttum ve;

"Size çok minnettarım. Gerçekten kalbimi sarıp sarmaladınız bu gece" dedim.

"Anın içinde yaşarken bazen zihnimizi kontrol edemiyoruz ve çok şeyi kaçırabiliyoruz. Anı yaşa ama zihninin hep bir adım önde olmasını sağla ve duygularını arkana al."

Tebessüm ederek onayladım.

"Üzerini değiştirmek istersen, her şey emrine amade" diyerek göz kırptı ve bir eliyle mağazasını gösterdi.

"Hayır hayır çok teşekkürler. Bunu yapmaya yeterli gücüm yok sanırım. Sadece battaniyenizi satın almak isterim" derken inanılmaz utandım ama geri veremezdim.

Kaşlarını çatarak "Burada sakın böyle şeyler söyleme" diyerek ayağı kalktı ve karşılama kürsüsünün oraya gitti.

Daha sonra bana çay getiren kız, taksinin geldiğini bildirdi. Gitmeden önce herkese birkaç kere teşekkür ettim. Ve günümün kurtarıcısına dönüp;

"İsminiz nedir?" diye sordum.

"Laila, Laila Seriez." dedi.

"Laila Hanım. Gerçekten her şey için teşekkür ederim" dedim. 

Kısa bir sarılmanın ardından taksiye binmeme yardım ettiler.

Gideceğimiz yeri şoföre söyledikten sonra battaniyeme sıkıca sarıldım ve hala iyi insanların var olmasına şükrettim.

KİMLİKSİZ (NO ID/EA)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora