Yolun Başı [37]

55 32 65
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


En azından kıyafet zevkimiz uyuşuyormuş. Oldukça büyük olan giysi dolabından kahverengi, askılı bir elbise ve üzerime de lacivert kısa bir hırka alıp giyindim. Saçlarımı arkadan hafifçe toplarken aynadaki Vega'ya baktım...

Gerçekten de artık Vega'ydım. Aria değil. Ve hiçbir zaman da Aria olamayacaktım.

Saçımı yaptıktan sonra uzaklaşıp aynadan kıyafetlerime baktım. Nasıl da tam uymuştu üzerime. Buradaki Vega'yı bir türlü kendim olarak düşünemiyordum, algılayamıyordum. İçimden düşünürken bile hala "O" diyordum. Elimle etek ucumu düzeltip yatağın başındaki iki çekmeceli küçük komidine yöneldim. Artık bir yerleri karıştırıp, bir şeyler öğrenme vaktiydi.

Ah Sirius, bana cevapları vereceğine daha büyük bir soru yağmuruna bıraktın beni. Gerçekten asıl sorularımdan bir tanesinin bile cevabını alamadan nasıl da düştüm buraya? Şu an ki en büyük soru; buradaki Vega'ya ne oldu? Sirius'un dediği gibi evrende sadece bir tane Vega olması, benim tek olmam... Bu olacak iş değil. Üstelik buradaki yaşanmışlığı görünce, bunu asla düşünemem.

"Bakalım neler bulacağım..." diyerek ilk çekmeceyi açtım.

Siyah kapaklı bir defter ve üzerinde bir iPhone vardı. Telefonu görünce şaşırdım doğrusu. Defterin gerisine baktığımdaysa birkaç tane kalem ve renkli kağıtlar vardı. Tam telefonu alacakken oda kapısının tıklatılmasıyla açılması bir oldu.

"Vega, n'apıyorsun?"

Gelen kızıl saçlı kadındı, annesi. Dikkat çekmemek için yüzüm ona dönükken bir elimle de uzanıp kağıt ve kalemlerden birer tane alıp çekmeceyi kapattım. Kaybettim dediğim telefonu görmesi hiç iyi olmazdı.

Bana yaklaştı ve öylece yüzüme baktı. Ne deme mi bekliyordu acaba? Elimdeki kağıdı ve kalemi gösterdim. Masaya doğru ilerlerken aniden bir şeyi hatırlayıp ona döndüm.

"Bu odayı değiştirebilir miyim?" 

Parmağımla havada bir daire çizdim.

"Artık boğucu olmaya başladı."

Kızıl saçlı kadın bana doğru iki adım attı ve yavaşça; omzumdan göğüsümün üzerine doğru inen bir tutam saçımı okşar gibi tuttu ve direkt gözlerimin içine bakıp,

" Her zaman 'Asla bu doğal sarıya kıyıp boyamam saçlarımı. Benim için bir altın kadar değerli' dediğin saçını değiştirdiğin gibi mi?"

Ah süper faka bastık. Sirius, al sana koyu saç rengi!

Bu kadın beni deniyor olabilir miydi ki? Gülümsedim ve saçlarımı arkaya atıp masaya doğru ilerledim. Elimdeki kağıt ve kalemi masaya koyarken beni kurtaracak olanı gördüm. İnce siyah bir çerçevede; iki suratsız kız yanak yanayaydı. Kahverengi saçlı kızın yanındaki sarı saçlı kızı tanımam zor olmadı. Bendim o. Eski ben...Gördüğüm fotoğraf beni rahatsız hissettirdi ama kısa sürede etkisinden çıkıp beni sorgulayan gözlere döndüm.

KİMLİKSİZ (NO ID/EA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin