Yıkılan Tabular [33]

65 32 64
                                    


Dünya vardı gözlerimin önünde

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Dünya vardı gözlerimin önünde. Sonsuz bir evren ve Dünya. Orada, öylece, karşımda... 

Sanırım kalbim bile durmuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sanırım kalbim bile durmuştu. Bir süre ne nefes alabildim ne de gözlerimi bu inanılmaz varlıktan ayırabildim. Hiçbir şey düşünemedim bile. O kadar gerçek, o kadar oradaydı ki... Sonsuz gibi süren birkaç dakikanın ardından ayağımı yerde ileri geri hareket ettirdim ve ayaklarımın altındaki toprağın sesini, aklımı yitirmediğime dair bir işaret olarak algıladım. Dilim tutulmuştu resmen. Bu da neydi böyle? 

Ve farkında olmadan yavaşça, saliselik bir göz kırpış...

Ve farkında olmadan yavaşça, saliselik bir göz kırpış

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Hadi ama! Tamam bu sefer emindim, kesin yitirmiştim bendeki bu son akıl taneciğini. Koskocaman ay, öylece karşımda sessizliğin içinde duruveriyordu. Her gece uzaktan gördüğümüz ay değil! Bildiğimiz gerçek, kocaman ay... Dünya gitmiş yerine ay gelmişti.

"Hayır, hayır. Bu kadar delirmiş olamam değil mi?" diye sayıklarken buldum kendimi. Kendi sesim bile yabancıydı bana şu an. Ve arkamda, varlığını unuttuğum güçlü bedenin ellerini omzumda hissettim.

"Sakin ol. Sakin ol, biliyorum inanması güç."

"İnanması güç mü? Neye inanması?" diye fısıldadım.

Beni kendisine doğru çevirmek istedi, hem de ben gözümü bile kırpmaktan korkarken. Ama ona izin vermedim.

"Anlatmalıyım. Şimdi anlayabilirsin beni."

İstemdışı gözlerim kırpıştı ama ay hala oradaydı.

"Ne görüyorsun şu an?"

"Aklımı kaybettiğimi."

"Vega, söyle bana. Hangisi?"

"Ay."

"Ay mı? Bu kadar çabuk mu? Bu, bu nasıl olur?"

"Sana sormalıyım. Bu nasıl olur? Önce Dünya ve şimdi Ay. Korkuyorum gözlerimi kırpmaktan. Korkuyorum Ay'ın, Mars'a falan dönüşmesinden."

"Önce Dünya mı?" diyerek aniden beni kendisine doğru çevirdi. Hızı karşısında ona karşı koyma vaktim bile olmadı.

"Ne demek önce Dünya? Anlat bana."

Sirius'un yüzüne düşen devasa ay ışığı onu bambaşka birisi gibi gösteriyordu. Günlerdir yanında olduğum Sirius, sanki şimdi çok daha fazlasıydı. Bakışları, mimikleri, dudakları... Hepsinde ayrı bir anlam vardı şimdi.

"Sen de görüyor musun?" derken umutla baktım gözlerine. Onun da görüyor olmasını dileyerek fısıldadım."Evet. Ay.""Bu... bu gerçek olamaz değil mi?""Tekrar bak.""Bir kere daha değişirse... Bilemiyorum. Korkuyorum."

O, beni yavaşça döndürürken ben de gözlerimi sıkıca yumdum. Ve gözlerimi açtığımda...

Karanlık denizin üzerinde tüm ağırlığıyla havada duran Ay'ıgördüm. O kadar net ve o kadar yakındı ki. Dalgaların sesine karışan Sirius'un kalp atışlarının sesi, beni sakinleştirmeye başladı. Ona doğru döndüm.

"Sen elini çektikten sonra gözlerimi açtığımda karşımda devasa bir Dünya vardı. Dünya. Hani o bildiğimiz, uzaydan çekilen halini gördüğümüz Dünya. Sonra, sonra bir saliselik bir göz kırpışımla Dünya'nın yerini ay aldı. Tüm o devasa Ay. Şu an... karşımda."

"Sakin ol. Gördüklerin gerçek. Gel otur, konuşmamız gerekenler var.""Konuşmamız gerektiği aşikar" diyerek onun toprak yere oturmasını izledikten sonra ben de yanına oturdum.

Resmen bir uçurumun kenarında devasa ay manzaralı bir yaz gecesiydi.

"Dünya'yı ve Ay'ı böyle hemen görmen inanılmaz."

"Ne görmemi bekliyordun?"

"Emin değilim ama şimdi bunları değil."

"Nasıl oldu bu? Dur. Sakın bana uzaydan, bir başka evrenden falan geldiğini söyleme."

Bana doğru döndü. Elimi tuttu ve sağ kaşını kaldırıp;

"Dünya'dan geldim" dediğinde içim rahatladı. 

Rahatladığımı, gergin yüz ifademi serbest bırakmamdan anlamış olacak ki elimi daha da sıkı tuttu, gözlerimin içine daha da derin baktı ve;

"Ama senin bu dünyandan değil. O gördüğün Dünya'dan..." dediğinde bana bir ürperti geldi.

Ellerim, ellerinde titredi.

KİMLİKSİZ (NO ID/EA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin