Bazen Devam Etmek Zorundayız [47]

189 97 260
                                    

O an kalbimin durduğuna yemin edebilirim. Çarptığım kişinin kim olduğuna bile bakmaya ne cesaretim ne de halim vardı. Tüm hayati fonksiyonlarım durmuş, tüm sesler kesilmişti. Ta ki o konuşana kadar.

"Git buradan. Hemen."

Yine O'nun sesini duymamla hayata dönmem bir oldu. Başımı kaldırdığımda beni kollarımdan tutan Sirius'u gördüm. Gözyaşlarım hayata döndü ve o "git" diye fısıldadı. Aşağı merdivenlerden gelen ayak sesleri sayesinde cenazeye dönen bedenimi hareket ettirip odama gitmek için  merdivenlerden yukarı çıktım. Arkamda bile bakmadan hızla odama girip kapıyı kapattım. Kapıya yaslandığımda nefes nefeseydim ve tüm o gördüklerim hala gözümün önündeydi. Tüm bunlara nasıl inanabilirdim? Nasıl gerçek olabilirdi? Çantam elimden kayıp düştü ve kendimi banyoya sürükledim. Vücudum alev almış resmen yanıyordum ve aklımı kaybetmek üzereydim. Kulaklarımda ağır bir basınç vardı, başım dönüyordu. Soğuk suyun altında olmaktan başka bir şey istemiyordum şu an.

Gözyaşlarım soğuk suya karışmışken gözlerimin yanmasına katkıda bulunan lenslerimi çıkartıp attım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Gözyaşlarım soğuk suya karışmışken gözlerimin yanmasına katkıda bulunan lenslerimi çıkartıp attım. Soğuk suyu açtığım halde asla soğuk hissetmiyordum. Yüreğimdeki yangın, her saniye daha da artıp tüm bedenimi kül etmeye yemin etmişçesine yakıyordu. Bunun için mi gelmiştim ben buraya? Bunun için mi kendimden vazgeçmiştim? Baba... Asla, bir saniye bile bana öz kızı olmadığımı hissettirmemişti. Neden? Bana gerçek bir baba gibi davranmamış olsaydı daha az canım yanardı şimdi. Daha anlamlı kılardı her şeyi. Daphne'nin gözlerine yerleşen soğukluğu anlamlandırabildiğim gibi onu da anlamlandırabilirdim şimdi, bana bu kadar gerçek yaklaşmamış olsaydı... Peki neden? Neden intikam uğruna sahiplendiğin kıza bu kadar şey öğrettin, korudun, sevdin? Hayır hayır bu gerçek olamaz. Adam benim bunları göreceğimi bilerek hazırlamış olabilir miydi? Ama neden yapsın ki böyle bir şeyi? Peki ya Sirius? O nasıl hem odada olduğumu biliyordu hem de eve girebilmişti? Soğuk duvarı sırtımda hissederek yere doğru kaydım. Bacaklarımın beni taşımasına imkan yoktu artık. Öyle bir alev topuydu ki bu... Adam'ın elleriyle kalbime bıraktığı, asla sönmeyecek bir alev topu. Var olmam bir hataydı, özellikle de burada var olmam. Kendi dünyamda değişir miydi her şey? Tam tersi olabilir miydi? Tanrım neden ben, neden böyle oldu her şey!? Son düşünce kırıntılarında görüşümü kaybettim tamamen ve tüm vücudumun soğuk zeminle bütünleştiğini hissetmem hatırladığım son şey oldu.

Kendime geldiğimde yatağımdaydım. Üzerimde uzun, beyaz gömleğim vardı. Kim yapmıştı tüm bunları? Yavaşça doğrulduğumda başımın sağ kısmı sızladı biraz. Elim başımda yataktan indim. O kadar yorgun ve güçsüz hissediyordum ki. Odada etrafa bakındım. Ne yapacağımı, ne düşüneceğimi bilmeyerek pencereye doğru gittim. Hava kararmak üzereydi. Bakışlarım bahçeye kaydığında ağzım şaşkınlıkla açıldı. Bahçedeki gri koltuklardan birinde Adam oturuyordu ve hemen önünde Sirius ayakta, onunla bir şeyler konuşuyordu. Gözlerim kısıldı, iyice pencereye yaklaştım. Adam ve Sirius mu? Artık bu dünyada bildiğim tek bir şey bile olmadığından emindim.

KİMLİKSİZ (NO ID/EA)Where stories live. Discover now