Nabzını boşlukta sayan bir gece [17]

31 7 4
                                    

Ne gözlerim, ne beynim çalışır durumda şu an

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

Ne gözlerim, ne beynim çalışır durumda şu an. Tamamen iç güdülerimle hareket ederek arabanın anahtarını aldığım gibi dışarıya koştum. Verandanın merdivenlerinde takılıp tökezledim ama düşmeden devam etmeyi başardım ve arabaya koştum. Bindiğim gibi arkama bile bakmadan gaza bastım. 

Gittim, gittim, gittim...

**

Tekrar düşünme yetim ilk olarak "bir iki saattir yoldayım herhalde" diyerek geldi. Arabayı sürüyordum ama ne nereye gittiğimi biliyordum ne de etrafı görüyordum. Şimdiye kadar kaza yapmamam bir mucize olsa gerek. Gözlerimdeki ve zihnimdeki perde kalkınca hemen arkamdan beni takip eden var mı diye baktım. Yol bomboştu. Etrafıma bakınıp nerede olduğumu anlamaya çalıştım. Titreyen ellerimle direksiyonu sıkıca tutuyordum. Tabelayı okuyamadım ama sağdan içeriye giden toprak bir yola girmiştim bile. Şimdi zihnim kendine gelmiş ve binbir şeyi aynı anda konuşuyordu. 

Napıyordum ben? Ne oldu? 

Kaçtım. Sadece kaçtım.

Yol, taşlık bir alana gelince arabayı durdurdum. Tüm bedenim inanılmaz bir şekilde titriyordu. Kendimi arabadan zar zor dışarı attım ve içimde ne varsa artık dışarıdaydı. Gözyaşlarım, pisliğe karışmıştı. Oracıkta ölmek istedim.

Bir kahkaha sesi. Benden çıktığına inanamadığım kısa bir kahkaha sesi. Ölmek mi istedim? Ben? Ben, canımı kurtarmak için arkama bile bakmadan kaçan ben? Yaşamak için kaçan ben? Neredeyse her gün 'ölmek istiyorum' diyen ben, yaşamak için kaçmıştım.

Yağmur damlalarını hissettiğimde gözyaşlarım ve çığlıklarım çoktan yağmura karışmıştı.

Yağmur damlalarını hissettiğimde gözyaşlarım ve çığlıklarım çoktan yağmura karışmıştı

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.


Kendime geldiğimde, tabi bu kendime gelmiş halim ise, derin bir nefes aldım. Sanki saatlerdir nefes alamıyormuş gibiydim. Kaçmam, adrenalin ve korku sayesindeydi ama devam etmem... İşte bunun için aklıma ihtiyacım vardı ve o şu an hiç de buralarda görünmüyordu. Ne yapacağım? Ne yapmalıyım? Burada böylece sonsuza kadar dursam ya da geri dönüp arkamdaki enkazda kaybolsam...

Hava hala zifiri karanlıktı. Titreyen vücudumu zar zor kaldırarak arabaya bindim. Başımın arkası, dizlerim ve daha birçok yerim inanılmaz bir şekilde ağrıyordu. Ellerimdeki kan, çamura bulanmıştı. Arabayı çalıştırıp gaza bastım. Bedenim ve zihnim artık birbirinden bağımsızdı. Bir saniyede binlerce düşünceyle boğuşurken gittiğim yol bir anda tanıdık geldi ve birden frene bastım.

Dün arkama bile bakmadan kaçtığım bu yola geri dönüyordum. Ne bekliyorum ki? Her şeyi eskisi gibi yerli yerinde, herkesi o güzel uykusunda mı bulacaktım? Aptalsın Aria Grey, çok aptal! 

Gidiyorsun ama gerçekle yüzleşebilecek misin?

Gerçekten aklımı kaçırmış olmalıyım, nasıl geri dönerim? Ama dönmeliyim. Madem yaşamak için kaçtım, şimdi sonucunu da kendi gözlerimle görmeliyim, sonuçta belirsizlikle de yaşayamam... 

Tekrar gaza basınca, gece çok da uzağa gitmemiş olduğumu farkettim.

Ve artık benim için olası cennetken cehenneme dönüşen evime gidiyorum. Evimize.

**

Evimiz dışarıdan hala iyi görünüyordu. Hiçbir şey olmamış gibi, öylece... 

Arabadan indim. Öyle pervasızca direkt gelmiştim ama beynim beni terkedeli çok olmuştu zaten. Önce bir etrafıma bakındım. Oldukça sessiz ve sakin görünüyordu.Evin etrafında polise dair bir şerit bile yoktu. Olması da bir mucizeydi ya zaten...

Farketmeden birkaç adım atmıştım bile.

Her zaman ağlamak için evden kaçtığımı zannedip basamaklarına sığındığım girişteki merdivenler önümdeydi. Derin bir nefes alıp yavaşça üç basamağı çıktım ve kapıya yöneldim. Kapı aralıktı. İçeriden ses geliyor mu diye dikkat kesildim. Ama ne bekliyordum ki...

Aralık kapıyı biraz daha açtım ve yerdeki bir dünya kırık dökük parçalarla karşılaştım. Işıklar da açık. Kalbim deli gibi atıyor, istem dışı nefesimi tuttum. Elim ve tüm vücudum öncekinden çok daha fazla titriyor ve inanılmaz terliyordum. Yüzümden ateş çıkıyormuş ve her an bayılacakmışım gibi hissediyordum. Zihnimde sürekli "bunun için geldin, bunun için geldin" sesleri dönüp duruyordu. Adım attığımda ayakkabımın atında ezilen cam parçalarının sesini duyuyordum.

Sola döndüm ve gördüğüm manzara karşısında kalbim, tuttuğum nefesimi bir balon gibi patlattı. 


KİMLİKSİZ (NO ID/EA)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora