Bilinmezliğin Doğuşu [34]

55 32 63
                                    

Öylece konuşmadan yeni, devasa ay manzaramıza bakıyorduk. Yanyana olmamıza rağmen bir evren kadar uzaktık. Dalgaların sesine eşlik etti sesi.

"Soruların bir dünya olmuştur şimdi, değil mi?"

"Dünyalar kadar" derken çenemle Ay'ı işaret ettim.

"Orası... Senin Dünya'n... Buradan daha iyidir umarım ha? Zaman kavramı farklı mı? Veya tarih olarak ileri geri? Ah dur bekle. Kişiler... Bizler orada da aynı mıyız?"

Son soruyu sorarken aşırı heyecanlanmıştım. Ona doğru döndü dizlerim. Çocukluğumdan beri izlediğim bilimkurguların içine düşmüştüm şimdi ve sorular bir bir üşüşüyordu zihnime. Sirius boğazını temizledi, yutkundu.

"Zaman, mekan, tarih... Her şey aynı."

Kaşlarını çatıp yüzümü çevirdim. Daha ilginç bir şeyler duymayı ummuştum. Sirius yine sağ kaşını kaldırdı ve;

"Ama insanlar... insanlar farklı" diyince midemde garip bir duygu hissettim. Sorar gözlerle tekrar ona döndü bakışlarım ve o devam etti;

"Buradaki insanlar orada da varlar. Ama biraz farklı."

"İyice bilmeceye döndürdün Sirius. Peki.. Hmmm.. Ben, ben de varım orada değil mi? Bu, neden beni tanıyor gibi davrandığını açıklayabilir. Yoksa biz, orada...?" başımı hafifçe eğip utangaç ve meraklı gözlerimle onun yarı karanlık yarı aydınlık yüzünde bir cevap aradım.

"Orada da... vardın."

"Dım? Wow. Tamam, neyse. Kader dünyalararası bile değişmiyor herhalde."

"Öyle değil."

"Ah Babam? Babam?!" Korkarak ama bir umutla sormuştum.

"Baban hala yaşıyor orada" diyerek derin bir nefes verdi.

Ellerim yerle buluştu. Topraktaki tüm enerjiyi içime çekmeyi diledim. Bunu duyduğuma nedense şaşırmıştım.

"Sakin ol Vega" diyerek o sıcak eliyle kolumdan tuttu.

Ona dönmeden ; "Peki sen neden geldin buraya?" diye sordum. Elini çekti ve başını çevirdi.

"Bunu söyleyemem."

"Neden?"

"Babanı kurtarmak ister misin?"

Yanlış duymuştum herhalde. Duymak istediklerimi uyduruyordu zihnim.

"Neden söyleyemezsin? Hani bana cevaplarımı verecektin?"

"Bu senin cevabın değil. Vega bana bak" diyerek bir eliyle kolumu hafifçe kendine çekti ve bir diğer eliyle de çenemden tutup başımı, ona çevirerek gözlerimizi buluşturdu.

"Baban Vega" derken iki kaşını da kaldırmıştı.

"Babam?"

"Kurtarmak ister misin?"

"Ne? Nasıl? Benimle dalga geçmiyorsun değil mi? Bunu yapma..."

Sadece kaşlarını kaldırarak baktı bana. Yüzünde hiç de şaka yapan bir ifade yoktu. Her zamanki gibi çok ciddiydi.

"Bu, bu nasıl mümkün olabilir?"

"Orada yaşanan her şey bu Dünya'yı etkiliyor. Ama nasıl desem... Hem yaşanan hem de yaşanacak olanlar bir şekilde burayı etkiliyor. Ve senin bu durumu değiştirme şansın var. Bir tek senin."

"Nasıl? Ölen birisini nasıl geri getirebilirim?" 

"O Dünya'ya gitmeyi kabul edersen..." 

"Bu mümkün mü? Ama hiçbir şey bilmiyorum. Bunu yapabilir miyim bilmiyorum Sirius. Ben daha 22 yaşında bir genç kızım. Nereden bileyim paralel evrene gidip de bir şeyleri değiştirmeyi? Ya yapamazsam? Ya daha da berbat edersem? Ya kötü bir şeylere sebep olursam?" cümlelerim dudaklarımdan hıçkırıklara dönüşürken ve titreyen ellerimle kendimle tartışır bir haldeyken Sirius kollarımdan tutup beni göğüsüne çekti ve sıkıca sarıldı. Sanırım yine bir sinir boşalması yaşıyordum. Umutlanmış, korkmuş ve inanılmaz derecede endişelenmiştim.

KİMLİKSİZ (NO ID/EA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin