Güneşle Beraber Söndüğüm Akşam [13]

34 7 4
                                    

Göle gitmek için ormana girmiştim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Göle gitmek için ormana girmiştim. Bu orman gerçekten de bana huzur veriyordu. Düşüncelerime dalarak sakince yürüdüm. Ne kadar süre yürüdüm bilmiyorum, bir ağaca yaslanıp dinlenmek istedim ama tam yaslanacakken üzerimde beyaz bir elbise olduğunu hatırlayıp son dakika kendimi öne attım. Sonra durup gerçekten temizlik takıntım mı var yoksa eşyalarıma fazla mı değer veriyorum diye düşünmeye başladım. Gerçekten bu halde bile elbisemi düşünebiliyorsam...

Göldeki iskeleye vardım. Kendimi suya bırakmak istiyordum. Keşke mayomu getirmeyi akıl etseymişim. İskeleye oturup ayaklarımı yeşil suya uzattım. Merak etmeyin tabii ki ayakkabılarımı çıkartmıştım. Su, parmak uçlarıma değiyordu. Sakin serinlik hoşuma gitti.

O sırada telefonum çaldı: Gabby

"Selam güzellik neredesin?"

"Selam Gab, göldeyim."

"Zaten oraya o göl için gittiğine yemin edebilirim."

"Burayı olduğu gibi seviyorum."

"Tamam. Nasılsın? Kaç kere aradım seni, telefonun kapalıydı."

"Hmm kapanmış, iyiyim. sen nasılsın?"

"Ben iyiyim de sen- na-sıl-sın?"

~ sessizlik

"Tamamm tamamm. Andrew aradı, seni..."

"Nasıl bir şerefsiz olduğundan bahsetmiştir umarım Gab. Ama eğer bahsetmediyse sakın bana onun hakkında tek kelime etme tamam mı! Ne onunla arkadaşlığım ne de senin onunla olan arkadaşlığın umrumda değil. Onun yüzünden ne hallere düştüm, neler yaşadım kimse bilemez. Onun yüzünden annemi..." son dakikada hararetimi kontrol edebilmiştim.

"Aria bi dakika, önce sakin ol. Bana sadece tartıştığınızı, yine onu reddettiğini fal..."

"Gabby zaten şarjım az ve ben pek konuşmak istemiyorum şu an. Sonra konuşsak olur mu?"

"Seni böyle yalnız bırakmak istemiyorum."

~ sessizlik

"Tamam ama lütfen daha iyi hisseder hissetmez beni arar mısın? Andrew'in yüzünü dağıtacağım."

"Görüşürüz" dedim ve kapattım.

2 dakika huzurlu kalmak istiyorsam telefonumu uçak moduna almalıydım. Hatta kapatayım, müzik dinlemek bile istemiyorum şu an.

Bu sefer elbisemi önemsemeden iskeleye yattım ve bulutlu gökyüzünü izlemeye başladım.

"Gerçekten de Andrew yüzünden annemi o halde görmüştüm. İnsan gibi yemeğimizi bitirip çıksaydık doğrudan eve gelebilirdim. Peki görmem iyi mi oldu kötü mü? Ben nasıl şimdi babama anlatabilirim ki..veya...nasıl annemle konuşabilirim ki?"

 Anne dedikçe midem bulanıyordu, o hali gözümün önüne geldikçe kusacak gibi hissediyordum. 

"O adam kimdi? Bir yerden tanıdığıma eminim ama?"

Babamı düşünmeye başladım. Her zaman işine gömülen ama ailesini ihmal etmemek için yorgunluk nedir bilmeyen bir baba. Son zamanlarda o da çok gergin ve keyifsiz... hatta aslında bu yıl diyebilirdim. Acaba o bu durumu biliyor mu? Kafam çok karıştı, evdekilerin hareketlerini ve konuşmalarını dikkatlice düşünmeye başladım.

Babam bilse bu duruma göz yumabilir miydi? Ne demişti annem;

"Beni ne zaman özgür bırakacaksın?"

Oha nasıl, babam biliyor muydu?! 

Bir anda yerimde doğruldum, sert tahtalar dizimi acıtıyordu.

Yoksa beni yurtdışına yollayıp evleri falan mı ayıracaklar? Ama Eri? Eri ne olacak?

Hayır ,hayır sakin ol Aria.

Yurtdışı fikri aklıma gelince babamın dün akşam da söylediği "seni korumak için" sözü aklıma geldi. 

Bu sıralar bunu sıkça ağzından kaçırıyor gibi bir hali vardı. Beni neyden korumak için? Beni mi, duygularımı mı korumak için? Ama böyle bir durumda Eri'nin onlardan daha çok bana ihtiyacı olmaz mı? İkisi arasında sıkışacak bir çocuk?

Kafam daha çok karıştı. Bugün bir şekilde babamla konuşmam gerek. Umarım imalarıma yanıt verir. Bu karışıklığın içinden çıkamayacağımı bildiğim için sandviçimi yerken telefonumu açıp müzik dinlemeye başladım.

KİMLİKSİZ (NO ID/EA)Where stories live. Discover now