Değişen yollar [45]

41 19 21
                                    

Sınav saatini beklerken kahvemi elime almış güneşli ama yaprakları yerden kaldıracak kadar da rüzgarlı havanın tadını çıkarmaya çalışıyordum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Sınav saatini beklerken kahvemi elime almış güneşli ama yaprakları yerden kaldıracak kadar da rüzgarlı havanın tadını çıkarmaya çalışıyordum. Aklımda sınav harici her şey birbirini kovalıyordu. Telefonumdan çalan alarmın sesiyle irkildim ve kahvemden son bir yudum alıp bardağı çöpe yolladıktan sonra okul binasına gitmek üzere ayağa kalktım. Kapıda Aria ile karşılaştık.

"Selam. Yetişebildin mi konulara?"

"Evet, iyi iş çıkaracağımı düşünüyorum."

"Büyük bir şevkle çalıştığını gördük. Yaparsın..."

Diyerek sözünün yarısındayken adımlarını hızlandırıp sınıfa doğru ilerledi. Kapıda onu bekleyen bir Andrew vardı tabii. Andrew'i görünce aklıma kardeşi Casey geldi. Onu neden okulda hiç görmemiştim? Aynı okulda bir alt sınıfımızda olması gerekiyordu. Casey'i bulabilirsem belki O'nu da bulabilirim...

*

Her sorudan emin olduğum sınavın çıkışında telefonuma baktığımda tanımadığım bir numaradan mesaj geldiğini gördüm.

| Bu akşam 22:00 'de TownHill'de. Eş zamanlı konumda emanetlerini alabilirsin. |

Mesajı okuyunca içim rahatladı resmen. Jasper'in zamanında yetiştirebileceğinden şüpheliydim. E para? Ne kadar götürmeliydim, neden bahsetmemiş ki? Numarayı tanımadığıma bakarsak mesajın teslimatçıdan gelmesi büyük olasılıktı. Jasper'a da tekrar mesaj atmak istemiyordum. En iyisi yanımda biraz nakit götürmek olacaktı. Belki para konusu yüz yüze oluyorsa. Ah keşke biraz tecrübeli olduğum bir konu olsaydı bu diye düşünürken tabii telefona gömülmüş vaziyette ilerlersek ne olur? Birine veya bir şeye çarpmak kaçınılmaz olur. Önümde duran devasa çöp kutusuna düşmeme ramak kala birisi kolumdan tutup çekti beni. Çöpe kapaklanma korkusu ile çekilme hızım birleşince hafiften başım döndü. Bir iki adım geri giderek dengemi sağladım. Ve beni tutan kişiye döndüğümde çoktan ilerlediğini gördüm. Resmen yolda görüp düzelttiği bir cisim gibiydim. Sinir bozukluğuyla gülmemi tutamadım yüksek sesle teşekkür ederken. Siyah uzun paltolu bir adamdı ama yüzünü görmedim. Karşıdan gelen Mohan'ın bana seslenmesiyle yanında Andrew'le birlikte bu yöne geldiklerini farkettim.

"Baya popüler olduğunu görüyoruz Vega. Hızlısın."

"Ne?" Diyerek ne demek istediğini anlamaya çalışırken etrafımdaki ağır fujer, lavanta kokusu zihnimi adeta bıçakla kesti. Birden Mohan'ın önüne geçerek onu durdurdum. Şaşkınlığı yüzünden okunuyordu. Ve ben, hiç düşünmeden hafifçe Mohan'ı kokladım. Hafifçe diyorum ama tabii tahmin edersiniz ki onlar bunu anlayabilecek derecedeydi bu tavrım.

"Napıyorsun? Ne? Vega?" Diyerek yüksek sesle bir kahkaha attı ağır kahve kokulu Mohan.

Sonra hemen yanındaki Andrew'e döndüğümde Andrew bir adım geri attı ve ben de durup ona baktım. Ne yaptığımı aslında o an farkettim ve gerçekten saçma bir şekilde gülmeye başladım.

KİMLİKSİZ (NO ID/EA)Where stories live. Discover now