Bölüm 9. Kıpırtı - part Ⅰ

180 19 3
                                    

Keyifli okumalar.

Medyada: Charlie Puth - Attention 

———

Sınıfa girdiğimde Bralyn en arka sıralardan birinde oturuyordu. Görür görmez vücudumdaki gerginliğin arttığını hissettim. Başını bir şey inceliyormuş gibi önüne eğmişti. Siyah saçlarının bir kısmı yüzüne dökülmüştü. Boş olan pencere kenarındaki sıralardan birine geçerken beni görmediğine neredeyse sevinecektim.

Sara, "Günaydın Amie." diye bağırdı.

O an Sara'yı gırtlaklamak istedim. "Günaydın Sara." dedim ve sırama geçtim.

Her zamanki sert ifadesiyle Bralyn kafasını kaldırıp olduğum tarafa baktı. Başımı çevirdim, bir daha onun olduğu tarafa bakmayacaktım.

Ders boyunca gerildikçe gerildim. Siyah gözlerin soğukluğunu ensemde hissediyordum. Ona bakmayı isteyen yanımla savaşmaktan yorulmuştum. Ders de uzadıkça uzuyordu. Arkadaşları bu dersi almıyordu, ne demeye trigonometri alıyordu ki?

Ne ara kendimle olan savaşımı kaybettim bilmiyorum ama kendimi ona bakarken buldum. Baktığımı fark etmiş gibi kafasını kaldırıp o da bana baktı ve gülümsedi. Bütün tüylerim ayağa kalktı; çünkü gülümseyişi alay eder gibiydi. Oysa daha dün normal sayılabilecek bir tonda konuşmuştu. Kişilik bozukluğu olup olmadığı sorusu aklıma takıldı. Kendini beğenmiş pislik diye söylenerek önüme döndüm. Neden moralimi bozmasına fırsat vermiştim, neden?

Nihayet zil çaldı. Telefonumun titreşim sesiyle gelen mesaja bakarken Bralyn'in çıktığını fark etmedim. Mesaj Eva'dandı.

Amie, bizim acil bir işimiz çıktı, gidiyoruz. Eve yalnız gitmen senin için sorun olmaz değil mi?

Hemen cevap verdim. Sorun olmaz da okulu bırakıp gidecek kadar acil olan ne?

İki dakika sonra cevap geldi. Annem gelmiş biraz rahatsızmış beni çağırdı, kızları da aldım gidiyoruz.

Onları çağırıp beni çağırmaması tuhaftı. Yine yaptıkları şeyi örtmek için yalan mı söylüyorlardı? Kuruntularımın artık sınır tanımadığının ve huzursuzluğumu beslediğinin farkındaydım. Bu durumu yüzlerine vurup vurmamak konusunda iç savaş veriyordum. Böyle yaparak beni incitiyorlardı ve bunun farkında değilmiş gibi görünüyorlardı. Canım iyiden iyiye sıkıldı. Gün ne güzel gidiyordu böyle. Sıkıntıyla bir an telefona baktım. Tamam yazıp mesajı gönderdim ve telefonu çantama atıp sınıftan çıktım.

Kızlar olmadığı için tek başıma yemek yemek çok sıkıcıydı. Hızlıca birkaç lokma atıştırıp ders başlamadan biraz bahçede oturmaya karar verdim. Koridorlarda birbirleriyle şakalaşan, oradan oraya koşup bağıran öğrencileri geçip ana giriş kapısına yöneldim. Bahçeye çıkmıştım ki, banklardan birinde Bralyn'in oturduğunu gördüm. Arkadaşları yoktu. Birkaç adım ötesinde kıkırdayan kızların farkında değildi. Düşünceli görünüyordu: Gözleri dalgın bir şekilde uzak bir noktaya odaklanmıştı. Güneş vurmuş teniyle insanüstü bir güzellikteydi. Bir süre kıpırdamadan davranışlarına tamamen zıt görüntüsüne bakakaldım. Ne kadar sinir olsam da onu düşündüren şeyin ne olduğunu merak ettim. Sorununun ne olabileceğini tahmin edecek kadar bile tanımıyordum onu. Uzak durmanın benim için sağlıklı olacağını düşündüğümden dersin başlamasını sınıfta beklemeye karar verdim ve tekrar okula girdim.

Sonunda son ders zili de çaldı. Sırt çantamı alıp sınıftan çıktım. Okulun çıkışında Darren ve işe yaramaz arkadaşları bisikletlerine binmiş hararetli bir şekilde bir şeyler konuşuyorlardı. Çoğu öğrenci okula yürüyerek gelip gittiğinden çıkış kalabalıktı. Beni fark etmelerini istemiyordum. Darren her seferinde üzerime gelecek bir şeyler buluyordu ve bu durum beni gerçekten sinir ediyordu. Zaten son yaptıklarından sonra iyice tiksindirmişti kendinden.

AMİE - Gecenin GölgesiWhere stories live. Discover now