Bölüm 13. Yangın

167 17 2
                                    

Biraz uzun bir bölüm oldu. Sindirerek okuyun ve çok eğlenin. Keyifli okumalar.

Medyada: BTS (방탄소년단) - Save me

                    Alicia Keys - Girl on Fire

———

Güneşin tadını çıkarmak için ders arasında bahçedeki ağaçlardan birinin altında oturuyorduk. Rose, çimenlerin üzerine uzanmış, sol ayak bileğini sağ dizinin üzerine koymuştu. Keyfi yerindeydi. Ben ve Eva bankta yan yana oturuyorduk, Mina da bankın yanındaki ağaca yaslanmış resimleri yazılarından daha fazla olan bir kitabı karıştırıyordu.

"Alışverişe gidelim." dedi Rose, bir ay sonra gerçekleşecek mezuniyet partisini hatırlatarak. Günde elli defa aynı konuyu açıp duruyordu, nasıl unutabilirdik.

"Gidecek miyiz?"

Eva'nın sorusu üzerine Rose yerinden fırladı. "Ne demek gidecek miyiz? Mezuniyet organizasyonunu ben yapıyorum, tabii ki geleceksiniz."

"Tek başına mı yapıyorsun?" Hem ne zaman almıştı bu görevi?

"Hayır, siz de yardım edeceksiniz." Rose yine sahneye çıkmış, rolleri dağıtmıştı bile. Bizim fikrimizi almak gibi de bir derdi yoktu.

"Kim demiş?" dedi Eva. O da benim gibi bu işe bulaşmak istemiyordu. Mina'nın ise hiç sesi çıkmıyordu.

"Her şeyi baltalamak zorunda mısınız?" diyen Rose'un sesi sitem doluydu.

"Ben yardım ederim." Mina kitaptan başını kaldırdı ve Rose'a baktı. "Süslemeleri değişik hayvan figürleriyle yapabiliriz, hatta ben büyük bir heykel yapayım. Ne yapsam?" dedi ve düşüncelere dalarak tekrar başını kitabına gömdü.

Kendimi tutamayarak sessizce gülerken Rose'un dehşete düşmüş bakışlarını fark edince kahkahalarıma engel olamadım. Bir süre inanamaz bakışlarla Mina'yı izleyen Rose, yalvaran gözlerle bize dönünce Eva'nın kahkahası benim tekrar gülmeme neden oldu.

O sırada arkadaşlarından bir iki adım geride, tam karşımda durmuş Bralyn'i dikkatle bana bakarken gördüm. Odaklanmış gibiydi. Yüzünde oluşmuş ifadeyi ise daha önce hiç görmemiştim; tanımlamakta zorlandım. Olağandışı güzellikte bir resme, birçok duygu arasında kaybolmuş gibi hayranlıkla bakan birinin yüzünde görülebilecek cinsten bir ifadeydi. Raudin ismini seslenene kadar bakmaya devam etti.

"O nasıl bir bakıştı öyle?" Rose, avına yaklaşan bir hayvan gibi yavaşça toparlandı.

"Ne demek istiyorsun Rose?"

"Büyülenmiş gibi bakıyordu, fark etmedim deme." Gözlerini kıstı ve yanıma daha çok yaklaştı. "Ormanda ne oldu Amie?" dedi. Fısıldar gibi söylemesine rağmen hepimiz rahatlıkla duyduk.

Benden önce, "Ne olmuş?" diyen Eva'nın sinirli sesiyle ona döndüm. Tekrar Rose'a baktım ve sinsi gülümsemesiyle ödüllendirildim.

"Hiçbir şey." dedim hemen. "Ne olabilir ki?"

"O bakış neydi peki?" dedi Eva. Sinirle Rose'a baktım. Her şey onun başının altından çıkıyordu.

"Nasıl baktı ki, ben fark etmedim." Anlamamış gibi davranmak şu anda yapılacak belki de en iyi şeydi; ben de öyle yapmaya karar verdim.

"Nasıl mı baktı?" Rose, sen kimi kandırıyorsun der gibi bir bakış attı ve başını yukarı aşağı salladı. "Sen gerçek misin, ben hayal mi görüyorum. Yeryüzündeki en güzel şey nasıl olmuş da benim gözlerimin önünde belirivermiş. Sanırım âşık oluyorum, bakışı bu."

AMİE - Gecenin GölgesiWhere stories live. Discover now