Bölüm 18. Huzursuz - partⅡ

131 13 1
                                    

Keyifli okumalar..

Medyada: BTS(방탄소년단) _ Danger

———


Serin bir şey alnıma dokunuyordu. Etraf sessizdi. Sadece yakınımda birisinin nefes alışını duyuyordum. Nefesi yüzüme çarpıyordu. Bu kişi çok da güzel kokuyordu. Tanıdığım, ferah bir kokuyu anımsatmıştı ama odaklanamıyordum, başım zonkluyordu. Gözlerimi açmaya çalıştım ama o kadar güçsüz hissediyordum ki, sanki vücudumdaki bütün kaslar kullanılmaz durumdaydı. Alnıma daha serin, ılık bir şeyler değdi. Yavaşça bu ıslak şeyi alnımın küçük bir bölgesinde gezdirdi.

Yavaşça gözlerimi açtım. Bir çift iri, siyah göz yüzümün birkaç santim ötesinde duruyordu. Ne kadar güzel gözlerdi bunlar. Başım dönüyordu ama aldığım darbeden mi yoksa bu iri gözler yüzünden mi bilmiyordum. Gözlerimin içine baktı. Hipnotize olmuş gibiydim. Gözlerinin o koyu karanlığı adeta beni hapsetmişti. Hapsedilen bedenim değildi; düşüncelerimdi. Bir an için öldüğümü ve cennette olduğumu düşündüm. Çünkü Bralyn'in bu şekilde, yüzümün birkaç santim uzağında olmasını başka türlü açıklayamazdım.

Bralyn bir süre sonra benden uzaklaştı ve ayaklarımın olduğu yere oturdu.

"İyi misin?" diye sordu.

Yüzünde endişe vardı. Benim için mi endişelenmişti? Bu düşünce kalbimin ritminin değişmesine neden oldu.

"Cennet gerçekten güzelmiş." dedim.

Bralyn'in yüzü gevşedi ve gülümsedi. Keşke yapmasaydı. Gülümsemesi o kadar güzeldi ki. Bana yazı anımsatıyordu; pırıl pırıl gün ışığının tenimi ısıttığı o altın ışıkları.

"Amie, kendini nasıl hissediyorsun?"

Dikkatle yüzüme bakıyordu ve gülümsemesi kaybolmuştu. Bu sorusu üzerine başıma gelenleri hatırlamaya çalıştım. Ölmemiştim ve burası... Burası neresiydi?

Etrafıma baktım, bir odanın içindeydik. Pencere kenarında duran bir koltukta uzanıyordum. Elimi alnıma götürdüm. Alnımda plastik sünger gibi bir şey vardı. Yara bandı mıydı? Üzerine bastırınca başım çatlayacak gibi hissettim ve acıyla içimi çektim.

"Neyin var?" diyerek yanıma yaklaştı.

Evet, benim için endişeleniyordu. Ama neden? Arkasını dönüp giden, benden kaçan o değil miydi?

"Ne oldu bana?" Etrafıma tekrar baktım. "Burası neresi? Benim burada ne işim var? Sen neden benimlesin?"

Peş peşe sorularımı sıralamaya devam edecektim fakat Bralyn beni durdurdu.

"Amie sakin ol. Tek tek sor." dedi.

Gülümsemeye başlamıştı. Neden gülüyordu ki şimdi? Komik olan neydi? Ben mi? Bana mı gülüyordu? Yoksa yine dalga mı geçecekti? Hayal kırıklığıyla yoğrulmuş bir kızgınlığın damarlarımda akmaya başladığını hissettim ve aniden yerimde doğruldum. Muhtemelen bu yaptığım en aptalca şeydi çünkü başım inanılmaz derecede dönmeye başladı ve neredeyse düşüyordum. Bralyn beni tuttu.

"Amie, biraz daha yatsan sanırım senin için daha iyi olacak."

Uzanmam için yardım etti. İki eliyle kollarımdan tutmuştu, ben de tek elimle onun kolunu tutmuştum. Benimki düşmemek için yapılan bir refleksti sadece ama bu dokunuş kalbimin deli gibi çarpmasına neden olmuştu. Aklıma kollarını tuttuğum o günün görüntüleri süzüldü. Utançla bakışlarımı ellerime çevirirken Bralyn'in bir an için tekrar gülümsediğine yemin edebilirdim. Uzandığım koltuğun yanındaki tekli koltuğa oturdu. Sessizce beni izlemeye başladı.

AMİE - Gecenin GölgesiWhere stories live. Discover now