Bölüm 10. Kıpırtı - partⅡ

176 20 1
                                    

Keyifli okumalar.

Medyada: David Guetta - Dangerous

———

Ertesi gün kızlarla okula girerken daha önce alt sınıftaki kızdan duyduğum saldırı haberinden bahsettim. Onlar da duymuştu ve ölenin kim olduğunu bilmiyorlardı. Kasaba dışındaki ormanlık alanda tek tük evler vardı, belki onlardan birinde yaşıyordur ailesi demişti Mina. Derenin karşı tarafı yaklaşık yüz metre ileride ağaçların sıklaşmaya başlamasıyla büyük bir ormana dönüşüyordu. Ormanın içini yürüyüş yolu haline getirmiş kasabalılar nedeniyle ormanın kalbine doğru bir patika uzanıyordu. Çok sık gitmesemde ben de yürüyüş için bu patikayı kullanırdım.

Eva'ya annesinin iyi olup olmadığını sordum. Geçiştirir tarzda cevap verdi. Konunun başka bir şey olduğunu anlamıştım zaten. Sonunda öğrenecektim, gereksiz ısrar kötü sonuçlara neden oluyordu.

Sınıfa doğru ilerlerken gözüme bir an için Sean takıldı. Birini takip eder gibi hızlıca soyunma odalarının olduğu yöne gidiyordu. Darren olabileceği düşüncesiyle endişelendim ve kızları koridorda bırakarak erkeklerin soyunma odasına daldım. İki ayrı koridordan oluşan, soluk mavi renkleriyle eski demir dolapların olduğu odalardan biriydi burası. İki koridor sonrasında duş bölümleri bulunuyordu. İlk koridorda kimse yoktu, ikinci tarafa doğru geçerken kasıklarından yukarısı çıplak bir Bralyn ile burun buruna geldim. İstemeyerek de olsa gözlerimle vücudunu şöyle bir taradım. Karın ve kol kasları çok güzel görünüyordu. Islak saçlarıyla da birazdan şampuan reklamında oynayacakmış gibi yaramaz ama seksi bir havası vardı.

"Gördüğünden hoşlanmış gibisin." dedi ukala bir tavırla.

Öküzün trene baktığı gibi bakakalmıştım. Vücudu inanılmazdı. Utançla başımı çevirdim.

"Al." Elindeki peçeteyi uzattı. Neden bir peçete veriyordu ki? Anlamayarak gözlerine baktım. "Salyanı silersin." dedi, alay edişini gülümseyişiyle pekiştirirken.

Bir an neye uğradığımı şaşırdım. Yanaklarım yanmaya başladı, kızardığımdan emindim. Sanırım sinirden beynimdeki damarlardan biri patlamıştı. Başımın içinde artan basıncı hissedebiliyordum. Hakaret etmekten hiç hoşlanmazdım, küfredenlerden de öyle ama karşımdaki bu kendini bir şey zanneden, duygusuz ve kaba adama küfürlerle bezenmiş bir şaheser sunmak istiyordum. Bende ona vurma isteği uyandırıyordu. Tabii ki küfretmedim, zor da olsa kendime engel olmayı başardım. Yumruklarımı sıkıp, arkamı dönüp yürümeye başladım; daha fazla tahriğine katlanamayacak durumdaydım. Ama Bralyn ismimi söyleyerek arkamdan gelmeye devam ediyordu.

"Ne var, ne istiyorsun?" dedim bir hışımla dönerek.

"Bir şey istemiyorum." dedi. Başını hafifçe yana eğdi ve bir süre yüzüme baktı. "Kızardığında çok tatlı oluyorsun."

Ağzım açık bakakaldım. Alay etmeye devam ediyordu, resmen benimle oynuyordu ve hiçbir filtreden geçirmeden aklına ne gelirse, canı ne isterse onu söylüyordu.

"Derdin ne senin?" diye çıkıştım. Kendimi korumaya alır gibi kollarımı göğsümde çaprazladım. İçimde, yabancısı olduğum ilkel bir öfke yüzeye çıkmaya çalışıyordu. Kontrolümü kaybetmek üzereydim.

"Bir derdim yok."

Tabii, eminim öyledir. "Onun için mi sürekli aşağılayıp, alay ediyorsun?"

"Onun için bile çaba gerek." dedi pişkin pişkin.

Burnumdan soluyordum. Ne sinir bozucu biriydi böyle. "Sen gördüğüm en kaba insansın." dedim dişlerimi sıkarak.

AMİE - Gecenin GölgesiWhere stories live. Discover now