Bölüm 12. Piknik - partⅡ

168 17 2
                                    

Keyifli okumalar.

Medyada: Zeynep Bastık - Uslanmıyor Bu

                      TAEMIN (태민) - Move 

———

Sabah, duş almadan gelmem hiçbir yere diye tutturduğumdan eve erken dönmüştüm. Pikniğe gitmek istemiyordum ama Rose, kahvaltısını oyulmuş karamel gözlerle yapacağı tehdidini savurduğunda sesimi çıkaramadım.

Aynanın karşısında son kez kendime bakıp alt kata yöneldim. Rose birazdan burada olurdu. Onun bitip tükenmeyen ısrarları sonunda nihayet pikniğe gidiyorduk. Kapıya yönelmiştim ki babam arkamdan seslendi.

"Bu kıyafetle nereye gittiğini sanıyorsun küçük hanım?"

Üzerime koyu lacivert bir kot ve sırtı kürek kemiklerimin altına kadar açık olan sarı bir bluz giymiştim. Babam sırtı açık kıyafet giymemden oldum olası hoşlanmaz, giymeme de müsaade etmezdi ama ben giymek istiyordum. Sol kürek kemiğimin üzerinde, boynuma yakın bölgede doğum lekem vardı. İlginç, sıra dışı bir şekli vardı ve dövmeye benziyordu.

"Baba ne var ki kıyafetimde?" Bütün masumiyetimi kullanmaya çalıştım ama işe yaramadı.

"Kuralları biliyorsun ufaklık. Ne giyersen giy, sırtını açmak yok." dedi, kesin bir ifadeyle.

"Ama baba bu çok saçma. Neden?" diye sitem ettim.

"Sana defalarca anlattım. Vücudunu sergileyen insanlardan hoşlanmam. Şimdi çık ve üzerini değiştir."

Babam her zaman açık görüşlü, ılımlı ve kişisel alanlara fazlasıyla saygı gösteren bir adam olmuştur. Durumun garipliğinin farkındaydım; kıyafet konusunda takındığı tavırlar ondan beklediğim davranışlarla hiç örtüşmüyordu. O, bu şekilde baskı yaptıkça bazen inadına istemediği şekilde giyinmek geliyordu içimden bazen de hoşuma gittiği için giyiniyordum ama evden dışarı çıkmama müsaade etmiyordu. Bu konuya neden bu kadar takıldığına anlam veremiyordum. Söylenerek üst kata çıktım. Dolabı biraz karıştırdıktan sonra kolsuz, v yaka kırmızı bir bluz giyip çabucak aşağı indim. Rose gelmişti ve arabanın kornasına basıp duruyordu.

"Nerede kaldın?" diye söylendi ben arabaya binerken.

Rose, omuz çıkıntısının başladığı yere denk gelen, kollarının olması gereken yerde minik tüller olan koyu lacivert bir bluz giymişti ve saçlarını atkuyruğu yapmıştı. Yaptığı koyu makyajla gözleri gece mavisi gibi görünüyordu.

"Babamla kıyafet konusunda anlaşamadık yine."

"Anladım," dedi manidar bir şekilde ve kıkırdamaya başladı. Dönüp ters ters suratına baktım. "Babanın sana karışmasına bayılıyorum." diye açıklama yaptı.

"Tabii, karışılan ben olduğum için değil mi?" dedim huysuz bir şekilde.

Rose hiçbir şey söylemedi, arabayı çalıştırdı ve yola çıktık. "Keşke bana da karışan bir babam olsaydı." dedi mırıldanır gibi ama ben duydum.

Kendimi o an berbat hissettim. Rose, babasını hiç görmemişti. Her şeyi boş veren, önemsemeyen Rose bu konuda her zaman fazla hassastı. Babası, annesi Rose'a hamileyken ölmüştü. Trafik kazası olduğunu söylemişlerdi. Babamın yakın arkadaşıymış, beraber büyümüşler; Rose'la benim gibi. Bir süre sonra sessizlikten sıkılarak Rose'u kendine getirecek şeyi sordum.

"Arey ile aranız nasıl?"

Rose biraz önceki kırgın ruh hali hiç olmamış gibi yan yan bana bakarak gülümsedi. "Ateşli." dedi ve kahkahayı patlattı. Ben de dayanamadım ve güldüm.

AMİE - Gecenin GölgesiWhere stories live. Discover now