|11|

1.5K 126 74
                                    

Ellerinde ki zamanın kıymetini bilmesi gereken yedi, hatta sekiz insan vardı. Hepsinin belirli bir süresi vardı bu hayatta ve bunun ölümle bir alakası yoktu.

Hyun hariç.

Kendi içinde geç kaldığı aşkına yetişmeye çalışan, yetişmeye çalıştıkça daha da yaşama tutunduğunu hisseden bir kadın olmuştu son zamanlarda. Hoseok sayesindeydi bu. Ya da aşk.
Kafasında bir tümör olduğunu sonuna kadar unutturan, ama bazen de sonuna kadar hissettiren bi adamdı. Hastanede kan alınırken özenle başında bekleyen, pamuğu kendi elleriyle koluna bastıran, bir şekilde asla saçlarından ellerini çekmeyen, ona dokunduğunda sanki ruhu bedeninden ayrılıyormuş gibi hissettiren bi adamdı.

Ve Hyun biliyordu. Bir gün onu bu her şeyden mahrum bırakacaktı. Erken ya da geç, bir gün yaşanacaktı.

Hoseok... O Hyun'un aksine yüzüne baktığında bir gün ayrılacaklarını görüyordu. O yüzden hep daha sıkı tutuyordu elini, hep daha sık ve uzun bakıyordu yüzüne. Hep daha sık sarılıyordu. Çünkü biliyordu.

Bilmek istemediği bir çok şey biliyordu ve bundan nefret ediyordu.

Taehyung bu hikâyenin bambaşka bir tarafındaydı. İki farklı hayatı vardı ve içinde Jimin olanı seviyordu. Pis işlere bulaşmadığı, yanında silah taşımak zorunda kalmadığı, elinde bir çiçekle kapısına dikildiği adamın olduğu hayatı seviyordu.

Ama bir elini o karanlık hayattan çekemezdi, çekemiyordu ve zaman geldiğinde, Jimin ona uzatılan çiçeğin arkasında bir silah gördüğünde her şey bitecekti. Belki de sırtında ki silah kalbine doğrulacaktı.

Park Jimin tarafından.

Jungkook ve Yoongi için belki de zaman iyi gelecekti. Bunu henüz kimse bilmiyor, ya da kestiremiyordu. Onların da dediği gibi; birbirlerinin hayatına giremeyen ve çıkamayan iki kişiydiler.

Zaman bile onlar karşısında afallıyordu.

Jin ise olaylardan sonra en çok darbe alacak kişi olsa da bu bilince en uzak kişiydi. Kısa sürede deli gibi sevdiği bir adam vardı. Çok farklı duygular ve olaylar içindeydi.

Ve asla sırtından bıçaklanacağını düşünmüyordu.

Namjoon onu bırakmayı asla düşünmüyordu.

Ama Jin'in onu bırakacağını biliyordu.

Namjoon gün gelecek Jin'in önünde diz çökecekti.

Herkesten korunan Kim Namjoon ona savunmasız kalacaktı.

Tüm dünyaya dik durup bir kişiye diz çökmek, herkesten korunup ona savunmasız kalmak.

3 Ay sonra

"Joon?"

Namjoon ona seslenen adamla beraber düşüncelerinden sıyrıldı.

Jin ise son zamanlarda endişeliydi. Namjoon daha sık düşüncelere boğuluyor, daha az gülüyordu. Ama aralarında ki o çekim asla bitmiyordu. Bunun farkındaydı. Her gün daha da birbirlerine bağlanıyorlardı. İlişkiye başlayalı artık nerdeyse üç ay olacaktı. Hyun Namjoon ve Yoongi'yi sürekli kahvaltıya ve yemeğe davet ediyordu. Hoseok ise asla geri kalmıyordu.

Jimin ve Taehyung ise resmen kendi dünyalarındaydı. Onların tutkusu ileri derecede dokunmak olduğundan, Jin onları sürekli restorantta bir yerlerde basıyor ve bağırarak o ortamdan çıkıyordu. Namjoon ise evde seslerini duymamak için sürekli Jin'e gidiyordu.

Pain Cycle || NamJin Donde viven las historias. Descúbrelo ahora