|Jung Hoseok&Kim Hyun|

786 73 43
                                    

Selam bebekler, her şey aşırı hızlı gidiyor farkındayım ama işleri artık yoluna koymanın vakti gelmişti. Hyun'un ölümü hakkında kafalarda birçok soru işareti bıraktığımın farkındayım fakat zaten Hyun tabiki bu zamana kadar nerde olduğunu anlatacak. Bu şekilde soru işaretlerinin yok olacağını düşünüyorum.

Bu bölümün adı neden böyle diye soracak olursanız da, Hoseok ve Hyun benim için çok özel ve ayrı bir yere sahip. Onların buluşmasını, kavuşmasını yazmak istedim. Bu bölüm NamJin olmayacak o yüzden atlamak isterseniz atlayabilirsiniz.

İyi okumalar💜













Eskiden çok konuşur, çok yazar, çok ağlar ve bir o kadar da gülerdim. Bugün aynaya baktığımda duvar gibi bir kadın görüyorum. Tepkisi yok, duyguları yok. Öyle ifadesiz bir şekilde duruyor. Anlatacak şeyim vardır elbet ama ben şimdi neyi, nasıl anlatayım? Böyle şeyler kolay anlatılmaz. Her şeyden önemlisi neden anlatayım? Çok güzel günler yaşadım. Onlarca iyi anı biriktirdim. Günlerce göz yaşımın dinmediği zamanlar da oldu elbet. Ama hepsi, seninle olduğum her dakikaya değerdi Hoseok. Her dakikaya, her saniyeye. Keşke yine gözlerine korkusuzca bakabilsem ve seni sevdiğimi söyleyebilsem.

Bana inanmamandan korkuyorum. Benden vazgeçmiş olabileceğin ihtimali zihnimden silinmiyor. Çünkü eğer bana inanmazsan ne yaparım, hangi yola giderim bilmiyorum.

Stresten terleyen ellerimi pantolonuma sürdüm telaşla. Haftalardır onu gizlice izlediğim yerin çıkışında bekliyordum.

Çıkacaktı, beni görecekti.

Gözlerim dolarken kendimi tutmaya çalıştım. Şimdiden böyle olmamalıydı.

Kırmızı saçlarıyla, üstünde siyah ceket ve siyah pantolonuyla cam kapıyı ittirdi. Dışarı adım atar atmaz benim dolu gözlerimle karşı karşıya kaldı. Adımları durdu. Nefes almadığına o kadar emindim ki. Kaşlarını çatarak yüzüme bakmaya, incelemeye devam etti.

İnanamıyordun Hoseok. Karşında olduğuma, ellerinde ölen kadının karşında olduğuna inanamıyordun ve ben bu bakışın yüzünden herkesten, en çok kendimden nefret ediyordum.

Saçlarımın arasında ki maviliklerde gezdi gözlerin. Tel tel inceliyordun sanki. Gerçek olmadığıma bir o kadar eminken, hayal gördüğüne de bi o kadar emindin.

Yüzüme bakmayı kesip, yürümeye devam etti. Hayaldim onun için. Toprağın altıydım, rüyaydım, belki de kabus. Ama gerçek değildim.

"Hoseok."

Sana seslenmeyi o kadar özlemiştim ki. Durmadın Hoseok. Sesime tepki vermedin. Bakmadın bana.

Yoktum senin için.

"Hoseok!" Dedim arkasından birkaç adım atarak. Daha hızlandı. Gözlerimden akan yaşlarla koştum peşinden. "Hoseok!"

Ondan daha da hızlanıp karşısına geçtim. Sadece yüzüme baktı tekrar. Kaşları hala çatılıydı.

"Hoseok." Dedim fısıltılı çıkan sesimle. Sesimle eş değer bir şekilde geriye bir kaç adım attı korkar gibi. Kaşları çatılı değildi artık.

"Gerçek değilsin."

Hıçkırdım. "Gerçeğim."

Ağlamaya başladı. Yüzü buruştu acıdan. "Değilsin işte. Değilsin. Git nolur, git yapamam ben. Hyunga söz verdim, düzeleceğim dedim."

Hıçkırıklarım kesilmezken yaklaştım ona. Siyah ceketinin yakalarını tuttum korkarak. Kuruyan dudaklarımı benden aşağı kalır yanı olmayan dudaklarına değdirdim.

Pain Cycle || NamJin Where stories live. Discover now