|18|

1K 97 115
                                    

''Hyung!''

Jungkook'un arkamdan bağırmasını umursamadan hızlıca evden çıkmıştım. Okuduğum şeyler hala beynimde dönerken adımlarımı sağlam atmaya çalışıyordum. Bayılacak gibi hissetmeme karşın bedenimde kontrol edilemez bir öfke vardı. Kendimi kontrol etmek için büyük bir çaba gösteriyordum.

Merdivenlerden hızlıca inerken, kulağıma dolan kelimeleri seçtiğim kadarıyla jimin'le konuşuyordu. Namjoon'un bana verdiği arabaya yürürken kendi kendime alayla güldüm.

Jimin de benim yüzümden bu işin içindeydi. Eğer ben Namjoon'u hayatıma sokmasaydım o da o herife aşık olmayacaktı.

Bir katile aşık olmayacaktı.

Benim gibi.

''Hyung bekle nolur!''

Arabanın kapısını açarken Jungkook'un sesini zorlukla duymuş ve bakışlarımı ona çevirmiştim. Bakışlarımdan korktuğunu farkedebiliyordum.

''Seni tek başına gönderemem, hem Jimin de geliyor.''

Cümlesine herhangi bir cevap vermeden arabaya bindim ve sevgilimin kanlı ellerini son kez tutmak için şirketine sürdüm.

×

Araba durduğunda, lastikleri acı bir şekilde caddede bağırmıştı. Jungkook ile aynı anda arabadan indik. Gözlerim şirketin pencerelerinden birine değdiğinde Yoongi ile göz göze geldim. Sanki beni bekliyor gibiydi. Cebinde ki elini çıkartıp geri adımlar attı ve gözden kayboldu.

Beklediğimiz gibi olmamıştı. Kapıda bekleyen korumalar Jungkook'un geçmesine izin vermemişti.

''Emir var, giremezsiniz.'' dedi korumalardan birisi.

''Ne emrinden bahsediyorsun sen? Kim olduğumu biliyor musun?'' dedim son kez onun sevgilisi olmamın avantajını kullanarak.

Söylediğim kelimelerden sonra saygıyla önümde eğildi. ''Size asla saygısızlık yapmam efendim.'' tekrar doğruldu ve yüzüme baktı.

''Fakat Jeon Jungkook'un şirkete girmesi kırmızı kalemle yasak ilan edildi.''

Jungkook alayla güldü. ''Çünkü benim her şeyi çözeceğimi biliyordu.'' korumaların arkasında beliren Yoongi'ye baktı aynı ifadeyle. ''Sen de biliyordun.''

''Jungkook, bunları konuştuk.'' dedi Yoongi sert ifadesiyle. Ben ise onları dinlemek yerine kapıdan içeri geçmiştim. Yoongi'nin yanından geçip gidecekken onun sesiyle durdum.

''Görmeye hazır olmayacağın şeyler var.''

''Gemileri yakmasaydım sence buraya kadar gelir miydim?''

Bu cümlemden sonra bir şey demedi. Beni durdurmayacaktı. Yapma demeyecekti. Ya da peşimden gelmeyecekti. Çünkü o da artık bu oyunun sonuna geldiklerinin farkındaydı. Senelerdir tanıdığı, belki de abisi yerine koyduğu insanın kandırılışını izlemek belki de ona da katlanılmaz gelmişti.

Parmaklarımı asansörün düğmesine bastırdım. Arkamdan koşar adım birisinin geldiğini duydum.

''Hyung? Neler oluyor?'' dedi nefes nefese Jimin.

''Taehyung ile beraber değil miydin?''

''Abisinin yanına gitti. Buraya geleceğimden haberi yok.'' dedi anlamsız yüzüyle. Gülerek önüme döndüm. Demek Namjoon da burda değildi.

''Hyung, neler oluyor?''

Asansör açıldığında sadece bindim ve ağzımı açmadım. Kendimi bir şeylere yeni yeni hazırlarken Jimin'e ne söyleyebilirdim ki? O pembe bulutların üstesinden hiç inmesini istemediğim, benim küçük kardeşimdi.

Pain Cycle || NamJin Where stories live. Discover now