|34|

820 77 50
                                    

Gerçekliğini sorgulamak. Pain Cycle evreninde ki herkes son zamanlarda bunu yaşıyordu. Hyun'un gelmesinin üzerinden iki hafta geçmişti. Jin, en son girdiği odadan ablası gidene kadar çıkmamıştı. Namjoon'u salona göndermiş ve saatlerce Jungkook'un ağlamasını dinlemişti. Jungkook içerde, o ise yatak odasına gözyaşı dökmüştü. İkisi de aynı hissediyordu. Jungkook ağlarken defalarca Jin'i sormuştu. Ağlayan bebekler annelerini isterlerdi ya, öyleydi Jungkook. Bir tek hyungunun söyledikleri yatıştırabilirdi onu.

Evleneceklerini söyleyeceklerdi. Jin ve Namjoon'a sürpriz yapacaklardı. Unutmuşlardı.

Her şey, değişiyordu.

''Kook.''

Jungkook, çıplak omzuna konan öpücükle arkasına döndü. Yoongi şirkete gidecekti ve ona kahve hazırlıyordu. Yoongi ise onun dalgın olduğunu bildiğinden, öpmek istemişti sadece.

''Hazır.'' Kahverengi kupayı sevgilisine uzattı Jungkook. Yoongi kahveyi alıp masaya bıraktı. Daha sonra sevgilisini ince belinden tutup kendine çekti ve dudaklarına yöneldi. Sert bir öpücükten daha çok, tatmak gibiydi. Ayrıldıklarında istediğini almıştı Yoongi. Jungkook gülümsüyordu.

''Napacaksın bugün?'' dedi gözlerine bakarak. Jungkook iç çekti.

''Jin hyunga gideceğim. Evleneceğimizi söylemem gerekiyor. Saklıyormuş gibi hissediyorum.''

''Sonra?''

Jungkook onun ne duymak istediğini biliyordu.

''İstemiyorum Yoongi.''

''Yaptığı yanlış bir şey yok. Yine de süründürmek istiyorsan iki hafta gayet makul Kook. Jin de üzülüyor, hatta en kızgın olması gereken kişi o fakat o bile geçen akşam Hyun'a yemek götürdü. Namjoon eve mutlu geldiğini söylüyor.''

Ofladı Jungkook. ''Tamam. Zaten Namjoon haftalardır bana işe gelme izinlisin diyor.''

Yoongi güldü. Bunu kendisinin yaptırdığını oğlanın bilmesine gerek yoktu.











''Hyung?''

Jin market alışveriş listesi yaparken cevapladı civcivi. ''Hım?''

''Sence de restoranda bir eksiklik yok mu?''

Kafasını kaldırıp etrafa baktı Jin. Gayet normaldi. Hatta bugün fazla doluydu. ''Hayır?'' dedi hala restorana bakarken.

''Var.'' dedi ciddi bir ifadeyle hyunguna dönerek. "Alt kattan Tae ve benim sesim gelmiyor.''

Yüzünü buruşturdu Jin. ''Sevgilini özledin diye bodrumda sevişmene izin vermeyeceğim Jimin.''

Jimin hüsranla baktı hyunguna. ''Bu kadar yoğun çalışmaya göremiyorum ama hyung!''

''Ben de kocamı özlüyorum ama onu odama çağırmıyorum Jimin.''

''Sen kocanla gece de berabersin!''

''Sen de Taehyung'la berabersin!''

Jimin sözün doğruluğu sebebiyle olduğu yerde küçük bir çocuk gibi tepindi. Ağlamak istiyordu. Taehyung'u bir tek akşamları görüyordu. Onda da çoğu zaman bedenleri hasret gideriyordu. Jimin, Taehyung ile oturup uzun uzun konuşmayı özlemişti.

''Jiminie hyung, sipariş var!''

Mutfaktan gelen ses onu daha çok ağlamaya itti.

''Müşteri pastanın içinde gözyaşım yüzünden fazla tuz hissedebilir hyung, bunu üstlenecek misin?''

Jin kafasını kağıttan kaldırmadı. ''Mutfağa, yürü.''

Minik civciv ağlayarak mutfağa giderken, Jin de bitirdiği listeyi restoranın çalışanlarından birine verdi. O sırada gözü restorandan içeri giren Jungkook'a takıldı.

Pain Cycle || NamJin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin