| 40|

798 70 51
                                    

Yan odadan gelen ses ikisine de ikinci bir perdeden gibi geliyordu. Namjoon'a bir ahtopot misali sarılan seokjin ve yorgunluktan ölü gibi dümdüz yatan Namjoon.

 Namjoon'a bir ahtopot misali sarılan seokjin ve yorgunluktan ölü gibi dümdüz yatan Namjoon

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.



''Joon,'' dedi Seokjin uykulu sesiyle. ''Moon ağlıyor.''

''Tüm gece ben baktım.'' Namjoon'un sesi ondan farksız değildi.

''Yalancı.''

İkisi de kalkmama konusunda emindi fakat Moon'un karnı fazla acıkmış olacak ki, Seokjin kıyamayıp ayaklanmıştı. Sarsak adımlarla odadan çıkıp, yan odaya girdi.

''Günaydın,'' dedi harfleri uzatarak. Moon duyduğu ses ile duraksayıp, beşiğin tepesinde ki adamla göz göze geldiğinde susmuştu. Seokjin onu dikkatlice kucağına alıp, minik kafasını omzuna yasladı.

''Hadi gidelim ve sana süt ısıtalım.''

Siyah mermer merdivenlerden indiler yavaşça. Moon doğalı bugün tam altı ay olmuştu. Göz açıp kapayıncaya kadar geçen bu zaman Seokjin'e hissetirmemişiti bile. Artık Restoranta daha az gidiyor, dışarı ise sadece akşam serinliğinde Moon ile çıkıyordu. Hayatı kısıtlanmış mıydı, evet. Ama bu onu rahatsız etmiyordu. Hayatının ikinci bir perdesi gibiydi.

Buzluktan aldığı süt poşetlerinden birini kaynamış suyun içine bıraktı. Buz çözülene kadar oğluyla bir sabah konuşması yapabilirdi.

''Evet küçük Kim, güzel uyudun mu bakalım? Baban yukarda ölü gibi uyuduğuna göre pek de iyi bir gece değildi ha?'' Moon gülerek ellerini salladığında Seokjin de onun gibi güldü. ''İkimiz de babanı yormayı seviyoruz.''

Kafasını pencereden tarafa çevirdiğinde havanın bulutlu olduğunu fark etti. Eğer bu gün yağmur yağarsa, Moon ilk defa yağmurla tanışacaktı.

''Hımm belki biraz yağmurda ıslanır ve Jungkook amcanı rahatsız etmeye gideriz, ne dersin?''

Moon yine garip sesler çıkarmıştı. Seokjin onun erken konuşacağını düşünüyordu. Sabahtan akşama kadar hiç durmadan bir şeyler geveliyor oluşundan dolayı bu kanıya varmıştı. Namjoon da Seokjin gibi sürekli oğluyla konuşuyor, ona her şeyi anlaıyordu.

Sıcak suyun içinden çıkardığı süt poşetini dikkatlice açıp, biberona boşalttı. Ardından kapağını dikkatlice kapatıp, Moon'la beraber bahçeye çıktılar. Hasır, yuvarlak sallanan koltuğa oturdu ve Moon'un üstüne pembe bir battaniye örtüp, sallanan koltuğa iyice yerleşti. Koltuğun üstü yine hasır bir parçayla kapalıydı. Güneş yoktu, hava bulutluydu ve ortam bu yüzden hafif karanlık olmuştu.

Seokjin Moon'u kucağına yatırmış, ardından biberonu da küçük dudaklarından içeri itmişiti.

Bazen inanmak zordu. Restoranına gelen mafya kılıklı adamdan bir çocuk yapmış olmak-

inanmak zordu.

Moon fazla acıkmış ve bibronunu kısa süre içinde boşaltmıştı. Seokjin biberonu sehpaya bırakıp, oğlunu göğsüne çekti ve koltukta hafifçe sallanmaya başladılar. Moon, kısa bir süre sonra tekrar uykuya dalmıştı. Yeterince uykusuz olan Seokjin de oğluyla beraber bahçede kısa bir uykuya geçmişti.

Pain Cycle || NamJin Where stories live. Discover now