|23|

1K 94 49
                                    

Ölüm, bir tek Jin'i vurmamıştı aslında.

Kırmızı saçlı adam, üzerine giydiği siyah parlak ceketle kulisten çıktı ve stabil adımlarla koridorda yürüdü. Loş koridoru küçük renkli aydınlatmalar tamamlıyordu. Yüzüne vuran kırmızı, mavi ışıklar ifadesizliğinden bir şey götürmüyordu ve o, ışıkların bile farkında değildi. Çünkü zihni, bir kadınla beraber gömüleli çok olmuştu.

Kulisten çıkıp, siyah perdelerin arasından sahneye çıktı. Onun için özel ayarlanan mikrofonun başına geçti ve kuruyan dudaklarını ıslattı. Yine tıklım tıklımdı ve yine bu kalabalık midesini bulandırmıştı. Uzun süredir insanlar midesini bulandırıyordu. Birbirine sarılan, öpüşen insanlar ona çok yabancıydı.

"Aramızdaki her şey değişti, tek başıma bağırıyorum, Mavi."

Başladığı şarkı ile gözlerini kapattı. Düşündüğü tek bir beden, tek ten ve tek bir kişi vardı.

O ise toprağın altındaydı.

"Hiçbir şey bilmediğim zamanlara dönmek istiyorum, Mavi."

Hissettiği yokluk, bedenine yüklenen ağrı... Hoseok mahvolmuş bir haldeydi. Kısa süre içinde kadının ağzından öylesine çıkmış şeyleri yapmaya çalışıyordu. Saçlarını boyamıştı. Kırmızıya. Rockçı olsaydın keşke demişti, olmuştu. Evin çok renksiz demişti. Evi artık rengârenkti.

Her şey Hyun'un istediği gibiydi ama Hyun yoktu.

Mavi ben ve taze nefes, o günleri özlüyorum

Sakinlik ve Hırsımı tartıyorum,

Ama tek isteğim mavi ölümle yanmak

Yaşlı gözlerini açıp boşluğa dikti. Buydu. Tek isteği ölmekti. Ama Hyun'a verdiği söz yüzünden bunu yapamıyordu.

Aylardır, buraya geliyor ve şarkı söylüyordu. Söylediği iki şarkı vardı düzenli olan. Blue Side o ikisinden biriydi.

Zile basmak yerine, kapıyı tıklamıştı. Jin bu saatlerde hap alıyor ve uyuyordu. Çünkü geceleri uyumak adam için pek mümkün olmuyordu. Ablası ölmeden önce son kez onu aradığı ve Jin uyduğundan dolayı açmadığından beri, Jin uyuyamıyordu.

Kapıyı açan Jungkook ile kısaca bakışmış, daha sonra içeri girmişti. Jin'i evde yalnız bırakmaya kimse hazır değildi ve ne yazık ki ona bu konuda kimse güvenmiyordu. Bu yüzden Jungkook evdeydi.

"Yoongi sen gelene kadar anlatmadı, neler oluyor?"

Namjoon eliyle ona beklemesini söyledi ve sessizce yatak odasına ilerledi. Jin, cenin pozisyonu ile uyumadan önce ağladığını belli eden bir ifadeyle yatakta küçücük kalmıştı. Namjoon yutkunarak içeri girdi. Komodinin üzerinde uyku ilacının kutusu ve bir bardak su vardı. Jin'in üstünü biraz daha örttü ve burnuna küçük bir öpücük kondurdu. Hava yavaştan kararıyordu bu yüzden adam korkmasın diye odanın ışığını loş tarafa çevirdi. Odanın kapısını kapatarak içeri geçti. Ondan açıklama bekleyen kişilerin yüzüne bakmadan kabanını çıkarırken konuştu.

"Dante'den şüpheleniyorum. Olay kısaca bu."

"O adamın hyungla derdi ne peki?"

Namjoon sandalyeyi çekip otururken iç çekti. "Büyük ihtimalle benim."

Jungkook alayla güldü. "Yine senin parmağın var yani."

"Evet, yine koruyan da benim üstelik. Bir sorun mu var Jungkook?"

Pain Cycle || NamJin Where stories live. Discover now